Saat gece yarısını geçti. Hani hep ilk kutlayan ben olurdum, gene ilk ben olayım istedim ad gününü kutlamayı. İstemek. Ne kadar güçlü bir sözcük. Bir okadar da aciz. Çok şey mi istemek ? Tamam. Bugün pasta olmasın. İyiki doğdun şarkıları olmasın. Mumlar olmasın. Tek bir mum olsun. Belki tekrar kullanırız diye bir köşeye sakladığımız, yarım kalmış tek bir mum yansın. Ne kadar az istersen iste. Kahramansız masal olmuyor işte.
Asrın medyamızın bazı kuruluşları ve sayın gazetecileri haber yapmışlar. Aile içi kavgalar,birbirine girmeler,karşı karşıya gelmeler.Bazılarımız da bu haberin dolduruşuna gelip bazı üzücü yorumlar yapmış Bu açıklamam,haberi yapanlar için değil sadece bu aileye gönül vermiş, ailemizi seven, sayan, bizleri gördüklerinde gözlerinden o güzel gülümsemeyi hiç eksik etmeyenler için Benzer haberler babamı yitirdikten hemen sonra da yapıldı.Bağırarak konuşmayı meziyet sanan bazı yorumcular “Neden babasının yanına Eskişehir’e defnetmediniz” diye televizyonlarda bizden hesap sordular.”O yolu gitmek size ağır mı geldi” dediler.”Neden Zincirlikuyu, tüm meşhurların olduğu yer daha mı cazip geldi” dediler Sustuk Daha 40lı yaşların başında iken ölümü düşünebilecek kadar hayatı ve onun getireceklerini içine sindirebilmiş annem ve babamın o mezarı daha 1980 lerde almış olabilecekleri onların anlayabileceği birşey değildi elbet.Babam babasının yanında ebedi istirahatinde.Bağırıp çağıranlar, siz hiç tasalanmayın Burada; en ünlü olduğu zamanlarda bile senet karşılığı film yapmak zorunda bırakılmış,film bitiminde aynı senedi yine iş yaptığı yapımcılara kırdırmak zorunda kalan,80lerde erotik film furyası döneminde,yine o dönemde çektiği bir aksiyon filminde sakatlanıp aylarca yatakta bakıma muhtaç olan,kapısına bavul dolu paralarla gelip “zaten yataktasın, yatakta para kazanırsın” diyen yapımcıları kapı dışarı eden bir adam ve ailesinden bahsediyoruz Babamın mezarı elleri gibi hala sıcacıkken, son gecesinde hastaneye yetiştirilirken üzerindeki eski püskü, kollarında delikleri olan hırkası, üzerindeki baba kokusuyla karşımızda asılıyken, masasının üzerinde el yazısı son şiirleri hala dururken, odasını toparlarken bulduğum,20 sene önce bana yazdığı,nekadar özlediğini anlatan ama neden göndermediğini asla bilemeyeceğim mektubu 6 aydır hergün okurken, para için kavga.Para.Parayı bizim için değerli kılan sadece üzerindeki Atatürk resmidir Asrın medyasında bu haberi yapan kuruluşlardaki habercilere gazeteciliği biz ögretecek değiliz.O yüzden bırakıyorum dersi yine Yeşilçam versin.Ekteki videoyu izlemenizi öneririm Tüm dostlara, sevenlere sevgi ve saygılarımızla Cüreklibatır Ailesi
Asrın medyamızın bazı kuruluşları ve sayın gazetecileri haber yapmışlar. Aile içi kavgalar,birbirine girmeler,karşı karşıya gelmeler.Bazılarımız da bu haberin dolduruşuna gelip bazı üzücü yorumlar yapmış Bu açıklamam,haberi yapanlar için değil sadece bu aileye gönül vermiş, ailemizi seven, sayan, bizleri gördüklerinde gözlerinden o güzel gülümsemeyi hiç eksik etmeyenler için Benzer haberler babamı yitirdikten hemen sonra da yapıldı.Bağırarak konuşmayı meziyet sanan bazı yorumcular “Neden babasının yanına Eskişehir’e defnetmediniz” diye televizyonlarda bizden hesap sordular.”O yolu gitmek size ağır mı geldi” dediler.”Neden Zincirlikuyu, tüm meşhurların olduğu yer daha mı cazip geldi” dediler Sustuk Daha 40lı yaşların başında iken ölümü düşünebilecek kadar hayatı ve onun getireceklerini içine sindirebilmiş annem ve babamın o mezarı daha 1980 lerde almış olabilecekleri onların anlayabileceği birşey değildi elbet.Babam babasının yanında ebedi istirahatinde.Bağırıp çağıranlar, siz hiç tasalanmayın Burada; en ünlü olduğu zamanlarda bile senet karşılığı film yapmak zorunda bırakılmış,film bitiminde aynı senedi yine iş yaptığı yapımcılara kırdırmak zorunda kalan,80lerde erotik film furyası döneminde,yine o dönemde çektiği bir aksiyon filminde sakatlanıp aylarca yatakta bakıma muhtaç olan,kapısına bavul dolu paralarla gelip “zaten yataktasın, yatakta para kazanırsın” diyen yapımcıları kapı dışarı eden bir adam ve ailesinden bahsediyoruz Babamın mezarı elleri gibi hala sıcacıkken, son gecesinde hastaneye yetiştirilirken üzerindeki eski püskü, kollarında delikleri olan hırkası, üzerindeki baba kokusuyla karşımızda asılıyken, masasının üzerinde el yazısı son şiirleri hala dururken, odasını toparlarken bulduğum,20 sene önce bana yazdığı,nekadar özlediğini anlatan ama neden göndermediğini asla bilemeyeceğim mektubu 6 aydır hergün okurken, para için kavga.Para.Parayı bizim için değerli kılan sadece üzerindeki Atatürk resmidir Asrın medyasında bu haberi yapan kuruluşlardaki habercilere gazeteciliği biz ögretecek değiliz.O yüzden bırakıyorum dersi yine Yeşilçam versin.Ekteki videoyu izlemenizi öneririm Tüm dostlara, sevenlere sevgi ve saygılarımızla Cüreklibatır Ailesi
Asrın medyamızın bazı kuruluşları ve sayın gazetecileri haber yapmışlar. Aile içi kavgalar,birbirine girmeler,karşı karşıya gelmeler.Bazılarımız da bu haberin dolduruşuna gelip bazı üzücü yorumlar yapmış Bu açıklamam,haberi yapanlar için değil sadece bu aileye gönül vermiş, ailemizi seven, sayan, bizleri gördüklerinde gözlerinden o güzel gülümsemeyi hiç eksik etmeyenler için Benzer haberler babamı yitirdikten hemen sonra da yapıldı.Bağırarak konuşmayı meziyet sanan bazı yorumcular “Neden babasının yanına Eskişehir’e defnetmediniz” diye televizyonlarda bizden hesap sordular.”O yolu gitmek size ağır mı geldi” dediler.”Neden Zincirlikuyu, tüm meşhurların olduğu yer daha mı cazip geldi” dediler Sustuk Daha 40lı yaşların başında iken ölümü düşünebilecek kadar hayatı ve onun getireceklerini içine sindirebilmiş annem ve babamın o mezarı daha 1980 lerde almış olabilecekleri onların anlayabileceği birşey değildi elbet.Babam babasının yanında ebedi istirahatinde.Bağırıp çağıranlar, siz hiç tasalanmayın Burada; en ünlü olduğu zamanlarda bile senet karşılığı film yapmak zorunda bırakılmış,film bitiminde aynı senedi yine iş yaptığı yapımcılara kırdırmak zorunda kalan,80lerde erotik film furyası döneminde,yine o dönemde çektiği bir aksiyon filminde sakatlanıp aylarca yatakta bakıma muhtaç olan,kapısına bavul dolu paralarla gelip “zaten yataktasın, yatakta para kazanırsın” diyen yapımcıları kapı dışarı eden bir adam ve ailesinden bahsediyoruz Babamın mezarı elleri gibi hala sıcacıkken, son gecesinde hastaneye yetiştirilirken üzerindeki eski püskü, kollarında delikleri olan hırkası, üzerindeki baba kokusuyla karşımızda asılıyken, masasının üzerinde el yazısı son şiirleri hala dururken, odasını toparlarken bulduğum,20 sene önce bana yazdığı,nekadar özlediğini anlatan ama neden göndermediğini asla bilemeyeceğim mektubu 6 aydır hergün okurken, para için kavga.Para.Parayı bizim için değerli kılan sadece üzerindeki Atatürk resmidir Asrın medyasında bu haberi yapan kuruluşlardaki habercilere gazeteciliği biz ögretecek değiliz.O yüzden bırakıyorum dersi yine Yeşilçam versin.Ekteki videoyu izlemenizi öneririm Tüm dostlara, sevenlere sevgi ve saygılarımızla Cüreklibatır Ailesi
Asrın medyamızın bazı kuruluşları ve sayın gazetecileri haber yapmışlar. Aile içi kavgalar,birbirine girmeler,karşı karşıya gelmeler.Bazılarımız da bu haberin dolduruşuna gelip bazı üzücü yorumlar yapmış Bu açıklamam,haberi yapanlar için değil sadece bu aileye gönül vermiş, ailemizi seven, sayan, bizleri gördüklerinde gözlerinden o güzel gülümsemeyi hiç eksik etmeyenler için Benzer haberler babamı yitirdikten hemen sonra da yapıldı.Bağırarak konuşmayı meziyet sanan bazı yorumcular “Neden babasının yanına Eskişehir’e defnetmediniz” diye televizyonlarda bizden hesap sordular.”O yolu gitmek size ağır mı geldi” dediler.”Neden Zincirlikuyu, tüm meşhurların olduğu yer daha mı cazip geldi” dediler Sustuk Daha 40lı yaşların başında iken ölümü düşünebilecek kadar hayatı ve onun getireceklerini içine sindirebilmiş annem ve babamın o mezarı daha 1980 lerde almış olabilecekleri onların anlayabileceği birşey değildi elbet.Babam babasının yanında ebedi istirahatinde.Bağırıp çağıranlar, siz hiç tasalanmayın Burada; en ünlü olduğu zamanlarda bile senet karşılığı film yapmak zorunda bırakılmış,film bitiminde aynı senedi yine iş yaptığı yapımcılara kırdırmak zorunda kalan,80lerde erotik film furyası döneminde,yine o dönemde çektiği bir aksiyon filminde sakatlanıp aylarca yatakta bakıma muhtaç olan,kapısına bavul dolu paralarla gelip “zaten yataktasın, yatakta para kazanırsın” diyen yapımcıları kapı dışarı eden bir adam ve ailesinden bahsediyoruz Babamın mezarı elleri gibi hala sıcacıkken, son gecesinde hastaneye yetiştirilirken üzerindeki eski püskü, kollarında delikleri olan hırkası, üzerindeki baba kokusuyla karşımızda asılıyken, masasının üzerinde el yazısı son şiirleri hala dururken, odasını toparlarken bulduğum,20 sene önce bana yazdığı,nekadar özlediğini anlatan ama neden göndermediğini asla bilemeyeceğim mektubu 6 aydır hergün okurken, para için kavga.Para.Parayı bizim için değerli kılan sadece üzerindeki Atatürk resmidir Asrın medyasında bu haberi yapan kuruluşlardaki habercilere gazeteciliği biz ögretecek değiliz.O yüzden bırakıyorum dersi yine Yeşilçam versin.Ekteki videoyu izlemenizi öneririm Tüm dostlara, sevenlere sevgi ve saygılarımızla Cüreklibatır Ailesi
Nereye gitsem, kimle sohbet etsem konu mutlaka Dağ ve Börü serilerine geliyor. Ben de serilerin hayranlarının bana gönderdiklerini sizlerle paylaşayım istedim. Bunların bazılarını karakalem çalışıp bana ulaştıranlar oldu. Hepsinin ellerine sağlık. Sevgiler dostlar.
Nereye gitsem, kimle sohbet etsem konu mutlaka Dağ ve Börü serilerine geliyor. Ben de serilerin hayranlarının bana gönderdiklerini sizlerle paylaşayım istedim. Bunların bazılarını karakalem çalışıp bana ulaştıranlar oldu. Hepsinin ellerine sağlık. Sevgiler dostlar.
Nereye gitsem, kimle sohbet etsem konu mutlaka Dağ ve Börü serilerine geliyor. Ben de serilerin hayranlarının bana gönderdiklerini sizlerle paylaşayım istedim. Bunların bazılarını karakalem çalışıp bana ulaştıranlar oldu. Hepsinin ellerine sağlık. Sevgiler dostlar.
Nereye gitsem, kimle sohbet etsem konu mutlaka Dağ ve Börü serilerine geliyor. Ben de serilerin hayranlarının bana gönderdiklerini sizlerle paylaşayım istedim. Bunların bazılarını karakalem çalışıp bana ulaştıranlar oldu. Hepsinin ellerine sağlık. Sevgiler dostlar.
Nereye gitsem, kimle sohbet etsem konu mutlaka Dağ ve Börü serilerine geliyor. Ben de serilerin hayranlarının bana gönderdiklerini sizlerle paylaşayım istedim. Bunların bazılarını karakalem çalışıp bana ulaştıranlar oldu. Hepsinin ellerine sağlık. Sevgiler dostlar.
Nereye gitsem, kimle sohbet etsem konu mutlaka Dağ ve Börü serilerine geliyor. Ben de serilerin hayranlarının bana gönderdiklerini sizlerle paylaşayım istedim. Bunların bazılarını karakalem çalışıp bana ulaştıranlar oldu. Hepsinin ellerine sağlık. Sevgiler dostlar.
Nereye gitsem, kimle sohbet etsem konu mutlaka Dağ ve Börü serilerine geliyor. Ben de serilerin hayranlarının bana gönderdiklerini sizlerle paylaşayım istedim. Bunların bazılarını karakalem çalışıp bana ulaştıranlar oldu. Hepsinin ellerine sağlık. Sevgiler dostlar.
Nereye gitsem, kimle sohbet etsem konu mutlaka Dağ ve Börü serilerine geliyor. Ben de serilerin hayranlarının bana gönderdiklerini sizlerle paylaşayım istedim. Bunların bazılarını karakalem çalışıp bana ulaştıranlar oldu. Hepsinin ellerine sağlık. Sevgiler dostlar.
Nereye gitsem, kimle sohbet etsem konu mutlaka Dağ ve Börü serilerine geliyor. Ben de serilerin hayranlarının bana gönderdiklerini sizlerle paylaşayım istedim. Bunların bazılarını karakalem çalışıp bana ulaştıranlar oldu. Hepsinin ellerine sağlık. Sevgiler dostlar.
Nereye gitsem, kimle sohbet etsem konu mutlaka Dağ ve Börü serilerine geliyor. Ben de serilerin hayranlarının bana gönderdiklerini sizlerle paylaşayım istedim. Bunların bazılarını karakalem çalışıp bana ulaştıranlar oldu. Hepsinin ellerine sağlık. Sevgiler dostlar.
Her kavuşma aslında bir ayrılık. Bu sene ben konuştum, sen dinledin babam. Her zaman her yerde benimle olmana rağmen anlatacak ne çok şey varmış. Sen bu fotoğrafların her yerindesin.
Her kavuşma aslında bir ayrılık. Bu sene ben konuştum, sen dinledin babam. Her zaman her yerde benimle olmana rağmen anlatacak ne çok şey varmış. Sen bu fotoğrafların her yerindesin.
Rüyalar da olmasa insan nasıl yaşar ki ? Bazen onlar gerçekten daha gerçek. Saçını okşamak, şu anı yeniden yaşamak için ömür boyu uyumaya razıyım.
Ne muhteşem bir geceydi. Daha dün salıncakta otururken diyordum “babam çıkıp şimdi gelse, yanından kimse ayıramaz beni” diye. Tüm gece beraberdik. Kucağındaydım. O koca vucuduyla sarmıştı beni. Yatarken kas ağrıları ve hafif ateşli yatmıştım. Elleri yüzümdeydi. Sarı kazak vardı üstünde. Dudağıyla ateşimi ölçtü. Dudakları hiç ayrılmak istemezmişcesine alnıma yapıştı kaldı. Ben yan yattığım için belimin ağrıdığını hissediyordum ama sanki rüya olduğunu biliyormuşcasına kıpırdarsam sihir bozulacak diye yerimden kımıldamıyordum. Öyle yattım kucağında, dudakları alnımda.
Babamın yağlı boya çalışmalarından bazıları. 12 Kasım 1999 Düzce depreminden sonra çekilen, kolunda ekmekler, gözünde yaşlar olan bir yaşlı adamın fotoğrafı 1999 depreminin sembolü olmuştu. Babam da bu kareyi yağlı boya olarak işlemişti. Zaman zaman diğer çalışmalarını da paylaşacağım. Umarım yakın bir zamanda bir sergi ile sizlerle buluşma fırsatı yakalarız.
Babamın yağlı boya çalışmalarından bazıları. 12 Kasım 1999 Düzce depreminden sonra çekilen, kolunda ekmekler, gözünde yaşlar olan bir yaşlı adamın fotoğrafı 1999 depreminin sembolü olmuştu. Babam da bu kareyi yağlı boya olarak işlemişti. Zaman zaman diğer çalışmalarını da paylaşacağım. Umarım yakın bir zamanda bir sergi ile sizlerle buluşma fırsatı yakalarız.
Babamın yağlı boya çalışmalarından bazıları. 12 Kasım 1999 Düzce depreminden sonra çekilen, kolunda ekmekler, gözünde yaşlar olan bir yaşlı adamın fotoğrafı 1999 depreminin sembolü olmuştu. Babam da bu kareyi yağlı boya olarak işlemişti. Zaman zaman diğer çalışmalarını da paylaşacağım. Umarım yakın bir zamanda bir sergi ile sizlerle buluşma fırsatı yakalarız.
Babamın yağlı boya çalışmalarından bazıları. 12 Kasım 1999 Düzce depreminden sonra çekilen, kolunda ekmekler, gözünde yaşlar olan bir yaşlı adamın fotoğrafı 1999 depreminin sembolü olmuştu. Babam da bu kareyi yağlı boya olarak işlemişti. Zaman zaman diğer çalışmalarını da paylaşacağım. Umarım yakın bir zamanda bir sergi ile sizlerle buluşma fırsatı yakalarız.
Kafada onlarca cevapsız soru. Bir yandan diyorsun, doğru cevap ne, bir yandan diyorsun hayat bir şekilde yolunu buluyor. İkinci sezonunu beklediğin bir dizi gibi.