Felaketin üzerinden tam bir yıl geçmiş. Yıl geçmiş demek manasız geliyor aslında, ne geçmiş efendim? Ben o tarihte kaldım mesela… Bugünü yaşayan beni tanımıyorum bile. Sadece depremin değil, çaresizliğin, haksızlığın, pişkinliğin, bencilliğin ve tam manasıyla gerçek kötülüğün de günüydü o gün. Başlasam yazmaya roman olur, olur ama okumanıza lüzum yok. Her sayfasını ezbere biliyorsunuz siz de. Susabilirsiniz ama bilmiyormuş gibi yapamazsınız.
Nasıl yaşayacağımızı bırakıp, nasıl ve ne şekilde öleceğimizi düşünür olduk o gün. Artık hiçbirimiz eskisi gibi değiliz, kıyas kabul etmez ama 11 değil, 81 il hasar aldık o gün. Hatırlatmak için iki kelam et dediler… İnsan unutulmayanı nasıl hatırlatsın? Geçmeyeni nasıl ansın? Deprem benim dünümde değil maalesef… Yaşananlara çaresiz bugünümde. Benim de başıma gelir mi korkusuyla yarınımda. O yüzden süslü cümlelerle edebiyat parçalayacak halim yok bu gece. O insanların gözyaşı kurumadan, her biri sıcak yuvasına, işine, aşına kavuşmadan olmaz. Hukuk önünde hakkını arayan, yitirdiği canların hesabını soranların içi soğumadan olmaz. Yıl geçmiş… Ne geçmiş efendim? Üç ay olmadı daha göçük altından cenaze çıkalı… Hayatını kaybedenlere rahmet, geride kalanlara sabır diliyorum. Bir gram dahi hafifletebilme ihtimalim varsa yükünüzü, namus sözüdür, ömrüm yettiğince çabalayacağım. Bu amaçta yalnız olmadığımın da farkındayım.
Felaketin üzerinden tam bir yıl geçmiş. Yıl geçmiş demek manasız geliyor aslında, ne geçmiş efendim? Ben o tarihte kaldım mesela… Bugünü yaşayan beni tanımıyorum bile. Sadece depremin değil, çaresizliğin, haksızlığın, pişkinliğin, bencilliğin ve tam manasıyla gerçek kötülüğün de günüydü o gün. Başlasam yazmaya roman olur, olur ama okumanıza lüzum yok. Her sayfasını ezbere biliyorsunuz siz de. Susabilirsiniz ama bilmiyormuş gibi yapamazsınız.
Nasıl yaşayacağımızı bırakıp, nasıl ve ne şekilde öleceğimizi düşünür olduk o gün. Artık hiçbirimiz eskisi gibi değiliz, kıyas kabul etmez ama 11 değil, 81 il hasar aldık o gün. Hatırlatmak için iki kelam et dediler… İnsan unutulmayanı nasıl hatırlatsın? Geçmeyeni nasıl ansın? Deprem benim dünümde değil maalesef… Yaşananlara çaresiz bugünümde. Benim de başıma gelir mi korkusuyla yarınımda. O yüzden süslü cümlelerle edebiyat parçalayacak halim yok bu gece. O insanların gözyaşı kurumadan, her biri sıcak yuvasına, işine, aşına kavuşmadan olmaz. Hukuk önünde hakkını arayan, yitirdiği canların hesabını soranların içi soğumadan olmaz. Yıl geçmiş… Ne geçmiş efendim? Üç ay olmadı daha göçük altından cenaze çıkalı… Hayatını kaybedenlere rahmet, geride kalanlara sabır diliyorum. Bir gram dahi hafifletebilme ihtimalim varsa yükünüzü, namus sözüdür, ömrüm yettiğince çabalayacağım. Bu amaçta yalnız olmadığımın da farkındayım.
Felaketin üzerinden tam bir yıl geçmiş. Yıl geçmiş demek manasız geliyor aslında, ne geçmiş efendim? Ben o tarihte kaldım mesela… Bugünü yaşayan beni tanımıyorum bile. Sadece depremin değil, çaresizliğin, haksızlığın, pişkinliğin, bencilliğin ve tam manasıyla gerçek kötülüğün de günüydü o gün. Başlasam yazmaya roman olur, olur ama okumanıza lüzum yok. Her sayfasını ezbere biliyorsunuz siz de. Susabilirsiniz ama bilmiyormuş gibi yapamazsınız.
Nasıl yaşayacağımızı bırakıp, nasıl ve ne şekilde öleceğimizi düşünür olduk o gün. Artık hiçbirimiz eskisi gibi değiliz, kıyas kabul etmez ama 11 değil, 81 il hasar aldık o gün. Hatırlatmak için iki kelam et dediler… İnsan unutulmayanı nasıl hatırlatsın? Geçmeyeni nasıl ansın? Deprem benim dünümde değil maalesef… Yaşananlara çaresiz bugünümde. Benim de başıma gelir mi korkusuyla yarınımda. O yüzden süslü cümlelerle edebiyat parçalayacak halim yok bu gece. O insanların gözyaşı kurumadan, her biri sıcak yuvasına, işine, aşına kavuşmadan olmaz. Hukuk önünde hakkını arayan, yitirdiği canların hesabını soranların içi soğumadan olmaz. Yıl geçmiş… Ne geçmiş efendim? Üç ay olmadı daha göçük altından cenaze çıkalı… Hayatını kaybedenlere rahmet, geride kalanlara sabır diliyorum. Bir gram dahi hafifletebilme ihtimalim varsa yükünüzü, namus sözüdür, ömrüm yettiğince çabalayacağım. Bu amaçta yalnız olmadığımın da farkındayım.
Atatürk bir tartışma konusu değildir. Aması fakatı yoktur!
Sağ salim dönüp tecrübelerini anlatmasını heyecanla bekliyorum. Uzay insana ilk değil, ancak bizim insana ilk. Bizim milletin dilinden örnekler, bizim milletin karakterine uygun refleksler dinleyeceğiz kendisinden dönünce. Roket bizim değil evet, ancak belki de bugün Alper Gezeravcı’ya yapılan tezahürat, yarın genç bir çocuğun ilk defa uzay hayal etmesini sağlayacak. Biz mağara adamlarının edebileceği kavgalarla bugünlere geldik de, belki bugünün çocukları yarın için kendi temiz sayfalarını açıp, kendi roketimizi tasarlayacak. Kim bilir… Ha bir de, uzun zaman sonra sosyal medyada tartışılan bir gündemden keyif alıyorum. Övünen de, eleştiren de, affedersiniz taşak geçen de uzay konuşuyor, bilim konuşuyor. Rüya gibi =) Yarın yine orta çağ gündemlerimize devam edeceğimizi bilmek çok üzücü. O zaman anın tadını çıkaralım 🚀🧑🚀🇹🇷
“Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz.” 🇹🇷
İyi ki doğdum bence 🎉 🎂
Manasız fotolar in Angara ❤️
Mevzular Açık Mikrofon 18.Bölüm “Kara Para” İlk Tanıtım. #gain #mevzularaçıkmikrofon
Daima! Seni anlıyor, anıyor ve özlüyoruz… #10kasım
Her fırsatta Atatürk’e beddua ettiler. Her fırsatta…
Ülkeyi işgal eden İngilizlere bu kadar beddua etmediler mesela. Çocukları Londralarda okudular. Ülkeyi işgal eden Fransızlara bu kadar beddua etmediler. Kulesinin önünde poz verip parfümlerini sıktılar. Ülkeyi işgal eden İtalyanlara bu kadar beddua etmediler. Trikolarını giyip düğün düğün gezdiler.
Yunana sövdüler, haklarını yemeyelim. O da İzmir’i işgal ettikleri için değil, tarih bilgileri facebook ve Cüneyt Arkın filmlerinden ibaret olduğu için Yunanı Bizansla eşlediler. Ülkemizi işgale yeltenen 1900lerin Yunanına değil, 1400lerin Yunanına sövdüler. Kurtuluş mücadelemizde Ruslarla da savaştığımızı zaten bilmiyorlardır. Onlara beddua etmemelerini anlarım. Fakat Ermeni çetelerine, Rum çetelerine, düşmanla anlaşan ağalara beylere, sırtımızdan vuran Araplara bile bu kadar beddua etmediler. 15 temmuzda, ağzından Allah’ı eksik etmeyen, çalınan sorularla, bağlı olduğu tarikat torpiliyle yüksek mevkilere getirilen tipler, kısıtlı yetenekleri ve cehaletleriyle ülkenin ırzına kastettiler. Bunlar, halkın, ordudaki şerefli askerlerin, kahraman polislerin zaferini sahiplenip, bizi de dışında bırakıp, o günü kendi bayramları bellediler. 7 düvele Allah Allah diye hücum eden kahramanları es geçtiler. Anaların, babaların yürek acısına şahit topraklarda, Kurtuluş savaşına yalan dediler. Bir ay sonrasını tahmin edebilen dayıların müridi oldular da, yüz yıl sonrasını satır satır anlatan Atatürk’e dönüp bakmadılar.
Oysa en çok onlar bakmalıydı. Zira Atatürk 100 yıl evvel, tam da bu insanları anlattı.
“İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.”
Angara’ya gelmişken
Yeni yılda yine YouTube, yine #pinç
Dünün cümleleri bugünü anlatmamalı aslında. Boş mu konuşuyorum bilmiyorum ama artık boşuna konuştuğumu biliyorum. #tb 2022
Aman da aman 🌸🥸 #pinç
e tabii Angara olunca 😁
Benim canımmm ekibim. Babala ekip erken yılbaşı eğlentisi. 🤓🌸 @babalativi
Özledik beeğğ! P!NÇ yine terapi gibi 🏹 Çarşamba akşamı yayındayız! #pinç #babalatv
Kukkiiiii 👀
Çok hayranıyız 🎉🌸 @ozpirincci #pinç
İstanbul Teknik Üniversitesinin pırıl pırıl gençlerinden iki ödül birden ❤️ Ben törene gidemedim onlar çekime geldiler. Umudumu yeşerttiler, çok teşekkürler.
Mevzular Açık Mikrofon Y.S.Ö. Devam ediyor. Konuk ZAFER PARTİSİ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sn. Azmi Karamahmutoğlu #mevzularaçıkmikrofon
Mevzular Açık Mikrofon Yerel Seçim maratonuna başladı! İlk konuğumuz İYİ PARTİ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sn. Buğra Kavuncu #mevzularaçıkmikrofon