Bu aralar pek uyuyamıyorum. Günde 400 sayfayı aşmaya başladım. Gözlerim kesinlikle gözlük istiyor artık. Bana “ne okuyorsun hala?” diye soran çok oluyor. Koç Ünüversitesi’nde hem “Psychology” hem de MAVA (Media And Visual Art) bölümlerini beraber okuyorum. Çift anadal deniyor bu ikili duruma. Hala neden mi okuyorum? 💕🙏🏻 Bilgilerimi güncellemek, akademinin güncel halini bizzat içinden gözlemlemek, @dr.mehmet_sungur hocama verdiğim söz, iflah olmayan öğrencilik merakı ilk aklıma gelenler. Doktora yapmak yerine tekrar Lisans okumak bilinçli bir karar. 💕🙏🏻 Büyüyünce de doktor olacağım ama o kadar büyümeyi ister miyim daha el kadarken bilemiyorum 🙂 💕🙏🏻 Düşyeri’ni tasarlarken akademik bilgilerin pratik kullanılabilir çözümlere dönüşmesine çok önem verdik ekipçe. Benim ayağımın birinin akademide olması bu yönümüzü hep çok sıkı tuttu. Ürün dünyayı sardığında ben 3 yüksek lisans 2 lisans bitirmiş olacağım. 💕🙏🏻 Katıldığım tüm eğitimlerde aldığım bilgileri tüm dünya çocuklarının ve anne babalarının kullanabilecekleri hale döndürmek bana çok ama çok büyük bir motivasyon sağlıyor. 💕🙏🏻 Hem çalışıp, hem evdeki çocuklar hem dokunduğumuz milyonlarca çocuk ile okul nasıl idare edilir? Bir de çift ana dal nasıl yaparsın? diye hayret edenlere hep aynı şeyi söylüyorum. “Bunların aynı dönemde olamayacağına inanan sizin aklınız, ben aksine inandım, inanmakla kalmadım bu tutkularım için üniversite sınavına tekrar girdim, istediğim okulu kazandım yani aksiyona geçtim, konfor alanımı terk ettim ve olmaz denileni yaptım, yapıyorum. Hem de büyük bir tutkuyla… 💕🙏🏻 Demem o ki gerçek bir tutkunuz varsa “olmaz”ların hepsi OLUR! 💕🙏🏻 Tutkularınız için konfor alanınızdan hiç çıkmayı denediniz mi?
14 Ekim Perşembe Sıradan bir gündü aslında. Kendi düşlerim için çok çalıştığım sıradan bir gün. Çok sevdiğim okulumda, severek seçtiğim derslerden birine kanalize olmuş, akademik bilgi ile günlük yaşam pratiğini kafamda birleştirme oyunu oynadığım zorlayıcı ama keyifli bir andaydım. 🙏🏻💕 Hayat çok hızlı geçiyor, yapmak istediğim çok şey, dokunmak istediğim çok insan, gerçek olmayı bekleyen çok düş var diyordum ki… 🙏🏻💕 Ergenliğimde hayatıma ablamın sevgilisi sıfatı ile giren, sonra nişanlısı sonra kocası olup benim de ilk günden beri ABİM olan kocaman yürekli bu adamın bu dünyadan gittiği haberi geldi. 💕🙏🏻 2 senedir çok zor bir hastalıkla sınanıyordu. Bilişsel yeteneklerine zerre zarar vermeyen ama bedeninin nefes almak, gözlerini kıpırtatmak dışında hareketine izin vermeyen çok zor bir hastalık. 💕🙏🏻 Hiç isyan etmedi. Son birkaç haftaya kadar hiç iyileşme umudunu kaybetmedi. 💕🙏🏻 Whats app ilk kez bu kadar anlamlı olmuştu günlük çünkü önündeki bilgisayar aracılığı ile gözleri ile yazı yazabiliyor, sevenleriyle iletişim kurabiliyordu. Beraber bu hastalıktan çıkma yolları arıyorduk. Çok çok hızlı giden kötüye gidişi durdurmayı bile başarmıştık bir dönem. 💕🙏🏻 Daha iyi hissediyorum kendimi dediği günler vardı. Ama hayat sınavları gittikçe ağırlaştırıyordu. 💕🙏🏻 Biraz topralayacak gibi oluyordu ki başka bir kötü haberle sağlıklı insanın bile zorlanacağı şeyler oluyordu. 💕🙏🏻 Son konuştuğumda bana “bazen havanda su dövüyor muşuz gibi geliyor” demişti. İlk kez içim o zaman çok ama çok yandı. Çünkü bu cümle eser miktarda bile olsa pes etme, teslim olma düşüncesini barındırıyordu. Bunu derken onu suçlamıyorum günlük yanlış anlama. Ben ilahi planlara inanan biriyim. Ne oluyorsa öyle olması gerektiği için oluyordur ama işte bu cümle belki de gittiği yolun önününün açıldığını bana fısıldadığı ilk cümleydi. 💕🙏🏻 Ve o gün öğlen… Gittiği haberi geldiğinde “bazen düşlediğin gerçek olmaz” mesajının evrenden yüzüme tokat gibi çarptığı bir andı. 💕🙏🏻 Canım abim. Sen elinden geleni yaptın. Mücadelen çok alkışlanasıydı. Bu dünyaya gelmiş çok özel adamlardan birisin. Hep öyle kalacaksın. Seni şimdiden çok özlüyorum. Yolun ışıklarla dolu olsun. 💕💕
Ben genel olarak yüksek duygular karşısında göz yaşlarımı tutmam, tutamam. 💕🙏🏻 Çocuklarımıza “ağlama”, “aaaa böyle küçük bişeye ağlanır mı?”, “sen de her şeye ağlıyorsun?”, “yok yok acımadı, ağlamana gerek yok!” gibi cümleler kurmayın nolur! 💕🙏🏻 Lütfen çocuklarınıza AĞLAMA demeyin! Çocuklar durduk yere ağlamaz! Çocuklar başka türlü baş edemedikleri bir stres ile karşılaştıklarında ağlarlar ve vücudun ve hatta ruhun kendini bu stresten uzaklaştırması için önemli bir baş etme yöntemi ve görebilen bir yetişkine alarmdır ağlamak. 💕🙏🏻 Çocuklarınızı ağlatınız! Durduk yere değil tabi ki… Çocuk ağladığında bırakın ağlasın. Ağladıkları için haklı görün onları. Üzülmesini normal karşılayın. Duygularını yok saymak yerine sahip çıkın. “Ağlama”derken “buna ağlanır mı?” derken çocuğa “sen şu an hatalı bir şey yapıyorsun! Sen duygularını bilmezsin ben bilirim ve buna ağlanmaz!” diye diktatörlük yapmaktan nolur vazgeçin. 💕🙏🏻 Çocuklar ağlarken şöyle cümleler duymalı; “Seni anlıyorum çok korktun/çok üzüldün bu yüzden ağlıyorsun.” “Şu an çok sinirlisin ve ağlamak istiyorsun anladım. Bu seni rahatlatabilir, ağlayabilirsin.”, “Eminim canın çok yandı. Düşünce/ çarpınca canımızın acıması çok doğal, canımız acıyınca da herkes ağlar, hiç sorun değil, ağlayabilirsin.” “Sana sarılmamı ister misin?” “Gel sarılalım öyle ağla!” 💕🙏🏻 Duruma göre bu cümleler çoğalabilir. Bu arada bu cümleler yetişkinlerde de çalışır.👌🏻 💕🙏🏻 Demem o ki ağlayandan korkmayın. Asıl duyguları küntleşmiş, hiçbir şeye ağlamayan çocuklardan ve yetişkinlerden korkun. 💕🙏🏻 Duygularına zamanında ebeveynlerince sahip çıkılmayan, kabul görmeyen çocuk yetişkinliğinde o duygularla baş başa kaldığında ne yapacağını asla bilemez. O zaman da hiçbirini dışarı yansıtmayacak şekilde davranıp bir süre sonra kendisinin bile kendinden çoook uzaklara gittiği bir yaşamla kalakalır. 💕🙏🏻 Sonra kendinden uzak diyarlarda, kendilik bütünlüğünü kazanamamış, sayısız psikolojik ve fiziksel sorunla boğuşması çok olasıdır. 💕🙏🏻 Kıssadan hisse biz hep ağlayana üzülürüz. Ben bu konuya başka bir bakış açısı getiriyorum. Ağlamayana/ ağlayamayana üzülün! 💕🙏🏻 Sizin ağlamakla aranız nasıl? En son ne zaman ağladınız?
Hayatımızın bir kısmı “ait olma”, “ait hissetme” isteğimizi tatmin etmeye çalışmakla geçiyor farkında mısınız? 💕💕 Bir aileye ait olmak, bir gruba ait olmak, sosyal bir çevreye ait olmak, bir mesleğe ait olmak, bir kuruma ait olmak, bir sevgiliye ait olmak… 💕🙏🏻 Çokça sıralayabiliriz. Bir de sahip olmak kısmı var. 💕🙏🏻 Ait olma hissimiz yeterince tatmin olmadığında aslında yine temelinde ait olma ihtiyacımızı sahip olmaya başlayarak gidermeyi öneriyor dünya düzeni… 💕🙏🏻 Vaadi iyi gelen bir markaya sahip olmak, bir ünvana sahip olmak, bir insana((!) sahip olmak, bir çocuğa sahip olmak, bir eve sahip olmak, çokça paraya sahip olmak… Bu da uzar gider… 💕🙏🏻 Sanki sahip oldukça ait de olacakmışız gibi… 💕🙏🏻 Oysa gerçek aidiyet sahip olunacak şeylerle tatmin edilmesi mümkün bir eksiklik değildir. 💕🙏🏻 İhtiyaç koşulsuz kabul görmekle giderilir! Koşulsuz kabul gördüğünüz yere aitiz hepimiz! 💕🙏🏻 Koşulsuz kabulü en hızlı sunan yer ise doğadır. 💕🙏🏻 Doğa sizi koşullara boğmaz, önünüze “eğer”ler koymaz, sizi değiştrmeye çalışmaz. Bilakis kendinizi bulmanızı sağlar, doğa tüm nimetlerini koşulsuz sunar, sizi de koşulsuz kabul eder… 💕🙏🏻 İnsan ancak bu koşulsuz kabulün karşında kendini ait hisseder… 💕🙏🏻 Nadiren bazı insanlar da doğa gibidir. Varlığınız onların koşulsuz kabulüdür. Sevgileri “eğer”li değildir. Şanslıysanız hayatta anneniz, babanız, arkadaşınız, öğretmeniniz, ğatronunuz, kardeş ya da sevgiliniz olarak çıkarlar karşınıza… 💕🙏🏻 Koşulsuz kabul görebildiğiniz doğa dışında örnekler var mı sizin hayatınızda?
Hayatımızın bir kısmı “ait olma”, “ait hissetme” isteğimizi tatmin etmeye çalışmakla geçiyor farkında mısınız? 💕💕 Bir aileye ait olmak, bir gruba ait olmak, sosyal bir çevreye ait olmak, bir mesleğe ait olmak, bir kuruma ait olmak, bir sevgiliye ait olmak… 💕🙏🏻 Çokça sıralayabiliriz. Bir de sahip olmak kısmı var. 💕🙏🏻 Ait olma hissimiz yeterince tatmin olmadığında aslında yine temelinde ait olma ihtiyacımızı sahip olmaya başlayarak gidermeyi öneriyor dünya düzeni… 💕🙏🏻 Vaadi iyi gelen bir markaya sahip olmak, bir ünvana sahip olmak, bir insana((!) sahip olmak, bir çocuğa sahip olmak, bir eve sahip olmak, çokça paraya sahip olmak… Bu da uzar gider… 💕🙏🏻 Sanki sahip oldukça ait de olacakmışız gibi… 💕🙏🏻 Oysa gerçek aidiyet sahip olunacak şeylerle tatmin edilmesi mümkün bir eksiklik değildir. 💕🙏🏻 İhtiyaç koşulsuz kabul görmekle giderilir! Koşulsuz kabul gördüğünüz yere aitiz hepimiz! 💕🙏🏻 Koşulsuz kabulü en hızlı sunan yer ise doğadır. 💕🙏🏻 Doğa sizi koşullara boğmaz, önünüze “eğer”ler koymaz, sizi değiştrmeye çalışmaz. Bilakis kendinizi bulmanızı sağlar, doğa tüm nimetlerini koşulsuz sunar, sizi de koşulsuz kabul eder… 💕🙏🏻 İnsan ancak bu koşulsuz kabulün karşında kendini ait hisseder… 💕🙏🏻 Nadiren bazı insanlar da doğa gibidir. Varlığınız onların koşulsuz kabulüdür. Sevgileri “eğer”li değildir. Şanslıysanız hayatta anneniz, babanız, arkadaşınız, öğretmeniniz, ğatronunuz, kardeş ya da sevgiliniz olarak çıkarlar karşınıza… 💕🙏🏻 Koşulsuz kabul görebildiğiniz doğa dışında örnekler var mı sizin hayatınızda?
Hayatımızın bir kısmı “ait olma”, “ait hissetme” isteğimizi tatmin etmeye çalışmakla geçiyor farkında mısınız? 💕💕 Bir aileye ait olmak, bir gruba ait olmak, sosyal bir çevreye ait olmak, bir mesleğe ait olmak, bir kuruma ait olmak, bir sevgiliye ait olmak… 💕🙏🏻 Çokça sıralayabiliriz. Bir de sahip olmak kısmı var. 💕🙏🏻 Ait olma hissimiz yeterince tatmin olmadığında aslında yine temelinde ait olma ihtiyacımızı sahip olmaya başlayarak gidermeyi öneriyor dünya düzeni… 💕🙏🏻 Vaadi iyi gelen bir markaya sahip olmak, bir ünvana sahip olmak, bir insana((!) sahip olmak, bir çocuğa sahip olmak, bir eve sahip olmak, çokça paraya sahip olmak… Bu da uzar gider… 💕🙏🏻 Sanki sahip oldukça ait de olacakmışız gibi… 💕🙏🏻 Oysa gerçek aidiyet sahip olunacak şeylerle tatmin edilmesi mümkün bir eksiklik değildir. 💕🙏🏻 İhtiyaç koşulsuz kabul görmekle giderilir! Koşulsuz kabul gördüğünüz yere aitiz hepimiz! 💕🙏🏻 Koşulsuz kabulü en hızlı sunan yer ise doğadır. 💕🙏🏻 Doğa sizi koşullara boğmaz, önünüze “eğer”ler koymaz, sizi değiştrmeye çalışmaz. Bilakis kendinizi bulmanızı sağlar, doğa tüm nimetlerini koşulsuz sunar, sizi de koşulsuz kabul eder… 💕🙏🏻 İnsan ancak bu koşulsuz kabulün karşında kendini ait hisseder… 💕🙏🏻 Nadiren bazı insanlar da doğa gibidir. Varlığınız onların koşulsuz kabulüdür. Sevgileri “eğer”li değildir. Şanslıysanız hayatta anneniz, babanız, arkadaşınız, öğretmeniniz, ğatronunuz, kardeş ya da sevgiliniz olarak çıkarlar karşınıza… 💕🙏🏻 Koşulsuz kabul görebildiğiniz doğa dışında örnekler var mı sizin hayatınızda?
Hayatımızın bir kısmı “ait olma”, “ait hissetme” isteğimizi tatmin etmeye çalışmakla geçiyor farkında mısınız? 💕💕 Bir aileye ait olmak, bir gruba ait olmak, sosyal bir çevreye ait olmak, bir mesleğe ait olmak, bir kuruma ait olmak, bir sevgiliye ait olmak… 💕🙏🏻 Çokça sıralayabiliriz. Bir de sahip olmak kısmı var. 💕🙏🏻 Ait olma hissimiz yeterince tatmin olmadığında aslında yine temelinde ait olma ihtiyacımızı sahip olmaya başlayarak gidermeyi öneriyor dünya düzeni… 💕🙏🏻 Vaadi iyi gelen bir markaya sahip olmak, bir ünvana sahip olmak, bir insana((!) sahip olmak, bir çocuğa sahip olmak, bir eve sahip olmak, çokça paraya sahip olmak… Bu da uzar gider… 💕🙏🏻 Sanki sahip oldukça ait de olacakmışız gibi… 💕🙏🏻 Oysa gerçek aidiyet sahip olunacak şeylerle tatmin edilmesi mümkün bir eksiklik değildir. 💕🙏🏻 İhtiyaç koşulsuz kabul görmekle giderilir! Koşulsuz kabul gördüğünüz yere aitiz hepimiz! 💕🙏🏻 Koşulsuz kabulü en hızlı sunan yer ise doğadır. 💕🙏🏻 Doğa sizi koşullara boğmaz, önünüze “eğer”ler koymaz, sizi değiştrmeye çalışmaz. Bilakis kendinizi bulmanızı sağlar, doğa tüm nimetlerini koşulsuz sunar, sizi de koşulsuz kabul eder… 💕🙏🏻 İnsan ancak bu koşulsuz kabulün karşında kendini ait hisseder… 💕🙏🏻 Nadiren bazı insanlar da doğa gibidir. Varlığınız onların koşulsuz kabulüdür. Sevgileri “eğer”li değildir. Şanslıysanız hayatta anneniz, babanız, arkadaşınız, öğretmeniniz, ğatronunuz, kardeş ya da sevgiliniz olarak çıkarlar karşınıza… 💕🙏🏻 Koşulsuz kabul görebildiğiniz doğa dışında örnekler var mı sizin hayatınızda?
Hayatımızın bir kısmı “ait olma”, “ait hissetme” isteğimizi tatmin etmeye çalışmakla geçiyor farkında mısınız? 💕💕 Bir aileye ait olmak, bir gruba ait olmak, sosyal bir çevreye ait olmak, bir mesleğe ait olmak, bir kuruma ait olmak, bir sevgiliye ait olmak… 💕🙏🏻 Çokça sıralayabiliriz. Bir de sahip olmak kısmı var. 💕🙏🏻 Ait olma hissimiz yeterince tatmin olmadığında aslında yine temelinde ait olma ihtiyacımızı sahip olmaya başlayarak gidermeyi öneriyor dünya düzeni… 💕🙏🏻 Vaadi iyi gelen bir markaya sahip olmak, bir ünvana sahip olmak, bir insana((!) sahip olmak, bir çocuğa sahip olmak, bir eve sahip olmak, çokça paraya sahip olmak… Bu da uzar gider… 💕🙏🏻 Sanki sahip oldukça ait de olacakmışız gibi… 💕🙏🏻 Oysa gerçek aidiyet sahip olunacak şeylerle tatmin edilmesi mümkün bir eksiklik değildir. 💕🙏🏻 İhtiyaç koşulsuz kabul görmekle giderilir! Koşulsuz kabul gördüğünüz yere aitiz hepimiz! 💕🙏🏻 Koşulsuz kabulü en hızlı sunan yer ise doğadır. 💕🙏🏻 Doğa sizi koşullara boğmaz, önünüze “eğer”ler koymaz, sizi değiştrmeye çalışmaz. Bilakis kendinizi bulmanızı sağlar, doğa tüm nimetlerini koşulsuz sunar, sizi de koşulsuz kabul eder… 💕🙏🏻 İnsan ancak bu koşulsuz kabulün karşında kendini ait hisseder… 💕🙏🏻 Nadiren bazı insanlar da doğa gibidir. Varlığınız onların koşulsuz kabulüdür. Sevgileri “eğer”li değildir. Şanslıysanız hayatta anneniz, babanız, arkadaşınız, öğretmeniniz, ğatronunuz, kardeş ya da sevgiliniz olarak çıkarlar karşınıza… 💕🙏🏻 Koşulsuz kabul görebildiğiniz doğa dışında örnekler var mı sizin hayatınızda?
Hayatımızın bir kısmı “ait olma”, “ait hissetme” isteğimizi tatmin etmeye çalışmakla geçiyor farkında mısınız? 💕💕 Bir aileye ait olmak, bir gruba ait olmak, sosyal bir çevreye ait olmak, bir mesleğe ait olmak, bir kuruma ait olmak, bir sevgiliye ait olmak… 💕🙏🏻 Çokça sıralayabiliriz. Bir de sahip olmak kısmı var. 💕🙏🏻 Ait olma hissimiz yeterince tatmin olmadığında aslında yine temelinde ait olma ihtiyacımızı sahip olmaya başlayarak gidermeyi öneriyor dünya düzeni… 💕🙏🏻 Vaadi iyi gelen bir markaya sahip olmak, bir ünvana sahip olmak, bir insana((!) sahip olmak, bir çocuğa sahip olmak, bir eve sahip olmak, çokça paraya sahip olmak… Bu da uzar gider… 💕🙏🏻 Sanki sahip oldukça ait de olacakmışız gibi… 💕🙏🏻 Oysa gerçek aidiyet sahip olunacak şeylerle tatmin edilmesi mümkün bir eksiklik değildir. 💕🙏🏻 İhtiyaç koşulsuz kabul görmekle giderilir! Koşulsuz kabul gördüğünüz yere aitiz hepimiz! 💕🙏🏻 Koşulsuz kabulü en hızlı sunan yer ise doğadır. 💕🙏🏻 Doğa sizi koşullara boğmaz, önünüze “eğer”ler koymaz, sizi değiştrmeye çalışmaz. Bilakis kendinizi bulmanızı sağlar, doğa tüm nimetlerini koşulsuz sunar, sizi de koşulsuz kabul eder… 💕🙏🏻 İnsan ancak bu koşulsuz kabulün karşında kendini ait hisseder… 💕🙏🏻 Nadiren bazı insanlar da doğa gibidir. Varlığınız onların koşulsuz kabulüdür. Sevgileri “eğer”li değildir. Şanslıysanız hayatta anneniz, babanız, arkadaşınız, öğretmeniniz, ğatronunuz, kardeş ya da sevgiliniz olarak çıkarlar karşınıza… 💕🙏🏻 Koşulsuz kabul görebildiğiniz doğa dışında örnekler var mı sizin hayatınızda?
İster havalardan deyin, ister olan biten onca acının tam ortasında durmaktan deyin… 🍀 Kendimi çokça mutsuz hissederken gülümseyen fotoğraflar koyamamak umutsuz olduğumdan değil, insan olduğumdan… 💞 Mesleğim gereği duygularımı regüle etmekte pek çoklarınızdan daha yetkin olabilirim ama bu ağlamadığıma işaret değil. Ağlamak çünkü kötü bir şey değil. 🍀 Bugünlerde ağlamayacağız da ne zaman ağlayacağız? Bugünlerde üzülmeyeceğiz de ne zaman üzüleceğiz? diyor mesala kalbim. 🍀 Yaşamın dualitesi içinde gülmenin bu kadar revaçta ve pazarlanılası, mutluluğun kapaklar altından fışkırdığı günümüzde üzülmeyi, ağlamayı ayıp ve yok sayan bir toplum olmayalım. Hiçbir şey yok gibi yapmayalım. 🍀 Ağlamak geliyorsa içimizden varsın ağlayalım. İş ki ağladığımız, üzüldüğümüz anların sonsuza kadar sürmeyeceğini de unutmayalım. Gülmenin ve mutluluğun sonsuz olmadığı gibi… 🍀 Demem o ki ağlamak, üzülmek kabulümüzde olsun ama yanında tek bir şeyi eksik etmeden… Umudu… 🍀 Gelin bugün biraz beraber ağlayalım. Sonra nasılsa #beraberiyileşeceğiz
Hayatım boyunca ünvanlara takılmadım, aynı ünvan altında yetkinlerin de yetkin olmayanların da olduğunu bildim, aslolanın insan olduğuna inandım hep. 💕 Bilimi SADECE “uluslararası hakemli dergi”lerde çalışmalarının yayınlanması kriterine bağlayan zihniyeti de bilim tecavüzcüleri olarak gördüm. Her şeyi tek bir şekle sokmak dünyadaki “değişim” gerçeğine yani aslında bilime o kadar zıt ki… 🙏🏻💕 Neyse bilimi dergilerde çarşaf çarşaf araştırma yayınlatmaktan ibaret gören zihniyet günümüzde defalarca, oturup “bilim insanı” olmayanların yarattığı mucizeleri araştırıp durdu. Çünkü dünyadaki mucizeleri gün ışığına çıkarmak kafasını sert sınırlarla kapatanların altından kalkabilecekleri bir yük değil. 💕💕 Onlar olsa olsa kendinden önce yapılmışların özetini çıkarabiliyor. ( Tüm bilim insanlarını kast etmediğimi, kastımın bilimi sadece dergide araştırma yayınlatmaktan ibaret görenler olduğunu anımsatırım) Pek çok şeye de olmaz diyor bu bakış açısı. 💕🙏🏻 Olmazlara inanmadım, imkansız denen her şeye “ya değilse” dedim. Çok hata da yaptım istemeden, düştüm de, üzüldüm de, canım da yandı. Pes edecek kadar umutsuz olduğum anlar da oldu. 🙏🏻💕 Ama bunların hiçbiri çocukların yaşamındaki dijital kullanımı EĞİTİMDE FIRSAT ADALETİ’ne çevirmek için çıktığım yoldan beni geri döndürmedi. 🙏🏻💕 Ve sonunda başardık. Çünkü düştüğümde kalkmamı sağlayan yol arkadaşlarım vardı yanımda. 🙏🏻💕 Çok yakında pek çok “bilim insanı” nın araştırmalarına konu olacak “edutech” girişimimiz ile TÜM DÜNYA ÇOCUKLARI’nın hayatına girmeye geliyoruz. 🙏🏻💕 Dijital ve çocuk deyince herkes “eyvah ne yapacağız” telaşından kurtulacak… 💕🙏🏻 Fuzuli sesler susacak. @dusyeri konuşacak. Çünkü çocuklarımız buna değer. 🙏🏻💕 Ben çok heyecanlıyım ve artık hazırım. 🙏🏻💕 Bütün bal çocuklarımı bilimin ışığında beraber büyüteceğiz 💕 Sabredin çok az kaldı.
@kemalsayar_official bir televizyon programında Carl Jung’un bir Kızılderili ile olan “kalple düşünme” anektodunu anlatmış. @erhanidiz in paylaşımında gördüm. Gerçekten “kalple düşünmek”i ne kadar çok unuttuk farkında mısınız? Her şey rakamsal, her şey rasyonel, her şey bazı cebirsel oranlara oturmak zorunda. 💕 O zaman akılla düşünülen hayat gerçekten bizim kendi istediğimiz hayat mı oluyor? Kalp başka şey isterken aklın “yap” dediğini yapmayan kaç kişiyiz? 💐💐💐💐💐💐 Posted @withregram • @erhanidiz Kalple düşünmek… Saf akıl insana her şeyi mübah gösterebilir. Hitler’in gaz odalarını da, tek düğmeyle milyonlarca insanı öldürmeyi de… Kalbiyle düşünen insan bunu göze alabilir mi? İki gündür @kemalsayar_official ‘ın anlattıklarını dinliyorum. Yavaşlamaya ihtiyacımız var, durup kendimize bakmaya…
@toplumsal.cinsiyet.esitligi çok sevdiğim bir sayfa. Bugün yine çok acayip bir konuyı ele almışlar. Ben ünanıyorum ki kadınlar bu bastırılmış halden uyanıyor/uyanacak! Yakın zamanda KADIN liderler göreceğiz! ・・・ Diyelim ki bu görseldeki kadınsınız ve deprem oldu, iç çamaşırlarınızla dışarı çıkar mısınız? Cevap hayır mı? Birçok kadın da böyle düşündü, ölme ihtimali diğerlerinin olumsuz tepkilerinden daha az korkutucu geldi. Çünkü böyle yetiştirildik. “London School of Economics ve Essex Üniversitesi’nden araştırmacılar, doğal afetlere ilişkin 141 ülkeden elde edilen 21 yıllık veriyi değerlendirip, doğal afetlerde erkeklerden daha fazla kadınların öldüğünü tespit etmişler.” Sebepleri; uygun kıyafet bulmak için zaman kaybetme, yüzme tırmanma gibi öğrenilebilen becerilere sahip olmama, annelik sıfatıyla aileyi güvende tutma önceliği… Üstelik kurtulan kadınların birçoğu yine toplumsal roller gereği ihtiyacı olan pedi, hijyenik malzemeleri talep edemiyor. Tuvaletler daha uzak alanlara kurulduğu için karanlık olması en temel ihtiyaca ulaşırken bile şiddet tehlikesini yanında getiriyor. Ulaşılamayan kadınların insan ticareti çetelerinin eline düştüğüne dair araştırmalar var. “Birleşmiş Milletler tahminlerine göre, 2015 Nepal depreminden sonra ülkede, yılda 15 bin kişi -çoğu kadın ve kız çocuğu- fahse olarak ya da borç karşılığı çalıştırılmak üzere insan kaçakçılarının eline düştü.” . Toplumsal cinsiyete duyarli afet risk yönetimi bir zorunluluktur. . 👉🏻Yazı : @zzezgii . #deprem #izmirdepremi #ToplumsalCinsiyetEşitliği
Yıllarca inandım 4 yapraklı bir yonca bulacağıma. 🍀 Ve yonca gördüğümde hep aradım. Sanırım bu konuya dikkat kesildiğimde 8-9 yaşlarındaydım. 🍀 Bu yıl bu fotoğraftaki arkadaşı bulduğumda içimdeki çocuksu coşkuyu anlatamam. Yüzlerce fotoğrafını çektim. Videolar çektim. Bıraktım tekrar baktım emin olmak için. 🍀 En yakın arkadaşlarımın olduğu gruplara gönderdim. Çığlık atmak istedim Yapayalnızdım bulduğumda ve bu sevincimi paylaşmak istedim. 🍀🍀 Sizlerle de paylaştım anımsarsınız. 🍀 Çoğu insandan onu nasıl saklayacağımla ilgili öneriler aldım. Çok şaşırdım. 🍀🍀 Ben onu koparmayı 1 an bile düşünmemiştim. 🍀 Ve elbette koparmadım. Kopmuş hiçbir çiçeği sevmem ben. Çocukluğumdan beri çiçek koparmam. Kimseye kopmuş çiçek vermem. Almam da. 🍀🍀 Yani aranızda bana çiçek almayı düşünen varsa saksıda alsın diye yazdım onca yazıyı 😝 🍀🍀 Şaka bir yana yoncayı da koparmadım hem benden sonra belki benim gibi yıllarca 4 yapraklı yonca arayan başkaları da onunla karşılaşır. Koparıp kendime saklamak onun özgürce yaşama hakkını almak çok zalimce değil mi? 🍀 Yıllarca aradığım şeyin hayatına son vermek aklımın ucundan geçmedi. 🍀🍀 Sevdiğimiz şeyleri öldürmek, kısıtlamak, sarıp sarmalayıp saklamak yerine onların varlığına saygı duyup onları özgür bırakmalıyız. Benim inancım bu. 🍀🍀 Bu sevilen yıllarca aranan bir yonca da olsa bir insan da olsa konu bende değişmez. 🍀🍀 Çünkü bağımsızlık benim karakterimdir! 🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Yaşam her anında tuhaf karşılaşmalara gebe… 💕🙏🏻 Yüzleşmekten kaçtığın her şey ile seni yüzleştirmek ise yaşamın sanki olmazsa olmazı… 💕🙏🏻 Her şey bize, insana ait… Bizim için… 💕🙏🏻 Yüzleşmekten kaçtığınız halde yüzleşmek zorunda kaldığınız bir anınız var mı?
Az önce Whats App gruplarımın birinde eskilerden bir arkadaşım yazdı. 2006 yılında yarışdığımız Polo Ladies Cup’daki takım arkadaşım Nuraydı yazan. 💕🙏🏻 Eski takipçilerim bilir. Fotoğrafta 2. sırada start alan mor otomobil Nuray, 6. sırada start alan şu startta burnunu uzatmış olan da benim. 💕🙏🏻 Nuray ile yıllardır görüşmüyorduk. Nuray’ın kızıyla beraber bir süre önce Dalyan’a yerleştiğini 30 ağaçlık bir limon bahçesinin olduğunu öğrendim. 💕🙏🏻 Limonlardan ben de isterim deyince bana fotoğraftan sonra kaydırıp izleyebileceğiniz videoyu yolladı. Haftaya hasat edecekmiş. 1 tona yakın limonum var dedi. Ne yapacaksın deyince isteyene kargolayacağını söyledi ama hayatında daha önce hiç 1 ton limonu olmamış ve aslına bakarsanız hepsine de gözü gibi bakmış. İlaç kullanmamış. İlk siparişi ben verdim. Sonra da kalanı için ona destek olmak istedim. 💕🙏🏻 Onun emeğine destek olmak için isterse buradan sizinle paylaşabileceğimi söyledim. 💕🙏🏻 Hasat haftaya. Hem bir hemcinsimize destek olmak hem de mis gibi limon yemek isterseniz kaçırmayın derim. 💕🙏🏻 Bu instagramda pek çok hesabın yaptığı gibi benim bir çıkarım olan bir işbirliği filan değil. Dürüstlüğüne inandığım akadaşıma bir destek. 💕🙏🏻 Ps: Bu arada hasatın bir kısmını ben alıyorum kendime. Ben yeşil halini sevdiğim için bana bu hafta toplayacak. Kalanı size. Zaten 100 kişi alsak limonlar bitiyor. 💕🙏🏻 Bu numaraya whats app yazarak siparişinizi verebilirsiniz. 0 (533) 813 29 90 💕🙏🏻 Yerken beni de anımsayın. 💕
Az önce Whats App gruplarımın birinde eskilerden bir arkadaşım yazdı. 2006 yılında yarışdığımız Polo Ladies Cup’daki takım arkadaşım Nuraydı yazan. 💕🙏🏻 Eski takipçilerim bilir. Fotoğrafta 2. sırada start alan mor otomobil Nuray, 6. sırada start alan şu startta burnunu uzatmış olan da benim. 💕🙏🏻 Nuray ile yıllardır görüşmüyorduk. Nuray’ın kızıyla beraber bir süre önce Dalyan’a yerleştiğini 30 ağaçlık bir limon bahçesinin olduğunu öğrendim. 💕🙏🏻 Limonlardan ben de isterim deyince bana fotoğraftan sonra kaydırıp izleyebileceğiniz videoyu yolladı. Haftaya hasat edecekmiş. 1 tona yakın limonum var dedi. Ne yapacaksın deyince isteyene kargolayacağını söyledi ama hayatında daha önce hiç 1 ton limonu olmamış ve aslına bakarsanız hepsine de gözü gibi bakmış. İlaç kullanmamış. İlk siparişi ben verdim. Sonra da kalanı için ona destek olmak istedim. 💕🙏🏻 Onun emeğine destek olmak için isterse buradan sizinle paylaşabileceğimi söyledim. 💕🙏🏻 Hasat haftaya. Hem bir hemcinsimize destek olmak hem de mis gibi limon yemek isterseniz kaçırmayın derim. 💕🙏🏻 Bu instagramda pek çok hesabın yaptığı gibi benim bir çıkarım olan bir işbirliği filan değil. Dürüstlüğüne inandığım akadaşıma bir destek. 💕🙏🏻 Ps: Bu arada hasatın bir kısmını ben alıyorum kendime. Ben yeşil halini sevdiğim için bana bu hafta toplayacak. Kalanı size. Zaten 100 kişi alsak limonlar bitiyor. 💕🙏🏻 Bu numaraya whats app yazarak siparişinizi verebilirsiniz. 0 (533) 813 29 90 💕🙏🏻 Yerken beni de anımsayın. 💕
@beraberiyilesecegiz ekibi 40 kişi psikososyal destek müdehale programımızın çeşitli aşamalarını gerçekleştirmek için sahada… Mottomuz; Bir kişiye iyi gelsek ne ala…
Çocukluğumdan beri “imkansız” kelimesi bende hep tersi etki yarattı. İmkansız diye birşey yoktur. “Bir şeyin imkansız olduğuna inanan insanlar vardır.” dedim hep söz bana düştüğünde. Pek çok kişinin imkansız dediği pek çok şeyi de başardım. Daha da inandım bu sözlerime. 💕🙏🏻 Bir tek ölümün gerçekliği karşısında “ölenin geri gelmesi imkansız sanırım” derdim. Şimdi ise yaşıyorum. 💕🙏🏻 Yaşamdaki belki de tek imkansız ölenin dirilmesi. 💕 Hayatımda “İkinci defa”, ölmüş bir bedene dokundum hayatımda. Orada olmadığına sadece gözle inanamıyor insan. Defalarca sevgi ile sarıldığın, dokunduğun, dans ettiğin, güldüğün, ağladığın bir beden… Ama artık o, o değil. Buz gibi bir demire dokunduğundan farksız bir his verebiliyor aynı o anılarının dolu olduğu beden. Dokununca orada olmadığını anlıyor insan. 💕🙏🏻 Yaşayamadıklarına üzülmek, bir daha göremecek olmaya kahrolmak dışında bir seçenek kalmıyor kalanlara. 💕🙏🏻 Yas tutmak. Üzüntünü açıkça dışa vurmak. Sevinçlerini paylaştığın gibi üzüntünü de paylaşmak bu dönemde çok önemli. 💕🙏🏻 Bir süre size çok gülümsetecek şeyler yazamayacak gibiyim. Hayatın devam ettiğini bilerek… Özlem ve Duayla… 🌹🌹 Tüm başsağlığı mesajlarınız için çok teşekkür ederim. Göz göze gelmesek de böyle zor zamanlarda dualarınız ve iyi dilekleriniz kıymetli ve oralarda bir yerde var olduğunuzu bilmek, bambaşka hayatlar yaşıyor olsak da, sevincimizi acımızı paylaşıyor olmak güzel. 🙏🏻💕 Sosyal medyanın pek çok olumsuz etkisi yanında olumlu etkileri olduğunu da doğruluyor pek çok araştırma. 🙏🏻🙏🏻 Olumsuz etkilerden uzak durup olumlu etkilernden faydalanmak düşüyor bizlere. 🙏🏻🙏🏻 Siz bir yakınınızı kaybettiğinizde ne hissettiniz? Paylaşmak ister misiniz?
İçinde bulunduğumuz bu dönem, kollektif olarak yaşadığımız ve oldukça ağır, battal acılar bizi bir derenin etraftaki her şeyi bünyesine alarak ilerlemesi gibi, bir yere götürüyor… Bu afete neresinden yakalanmış olursak olalım koca bir ülke olarak hepimiz beraber yakalandık. Bazılarımız öldük, bazılarımı öksüz-yetim kaldık, bazılarımız betonlar arasında günlerce yattık, bazılarımız yarım kaldık, bazılarımız evsiz, kimsesiz, aç ve açıkta kaldık, bazılarımız suçlandık, bazılarımız kahrolduk, bazılarımız çaresizce donduk, bazılarımız utandık, bazılarımız yardıma koştuk, bazılarımız sadece konuştuk, bazılarımız sustuk ama eminim ki hepimiz açıktan ya da tek başımıza kaldığımızda mutlaka ağladık… Bunca büyük bir sarsıntının toplumun içindeki pek çok öğeyi yerle bir ettiği, bireysel değerlerimiz başta olmak üzere tüm bireyselliğimizin bir diğerine olan etkilerini artık kimse kimseden gizleyemecek bir çıplaklıkta kalakaldık. Bu depremde enkaz altında kalan bedenler haricinde kendi elimizle kurduğumuz pek çok şey bitkisel hayatta şu an. Sosyal Medya eli ile her gün yeni bir konuda birbirimizi öteki haline getirme çabalarının hiçbirimize bir faydası olmadığı da artık ortak kabulümüz. Şimdi kalan tek bir şey var. Acının içinde beraber durabilmeyi öğreneceğiz ve beraber olmanın gücüne inanarak #beraberiyileşeceğiz PS: Günlerdir deprem bölgelerinde olan biteni tvlerden değil bizzat kendi gözleri ile görmüş, en üst düzey yetkilisinden sokaktaki köylerdeki titreyen insanlara kadar her kesimi ile konuşmuş bir vatan evladı olarak yazıyorum bunları. Hangi Tv olursa olsun hepsi sadece bir yönünü gösteriyor olup bitenin. Büyük resmi ancak kendi gözlerinizle görerek anlamak mümkün.
Bu sosyal medyayı neden bu kadar önemsiyoruz? Hiç düşündünüz mü? En burun kıvıranlardan, psikoloji profesörlerinden (onlar konunun psikolojik bağını daha iyi biliyorlar diye onlardan başladım) sosyloglara, tıpçılardan öğretmenlere, sanatçılara, yazarlara hayatta kim varsa sosyal medyada var. Koyun cebe bu bilgiyi. 💕🙏🏻 Bir yanı ile teknoloji dünyayı iletşimi şekillendirirken iletişimi şekillendiren her şeyin insanı da şekillendirme yanı olduğunun başta bir iletişimci olarak altını çizerim. Bu da cepte. 💕🙏🏻 Çoğunluğumuz burdayız ve bu teknolojinin sunduğu yeni bir iletişim ağı. 💕🙏🏻 Evreni yani dünyayı kuranın kim/ne olduğuna inanırsanız inanın dünya da aslında insanlar ve tüm canlılar için tasarlanmış ve tamamı iletşim üzerine kurulmuş bir platform. Cepte! 💕🙏🏻 İnsanevladı yıllardır bu var olma durumumuza çeşitli düşünme yolları ile açıklamalar getirmeye çalışıyor çünkü bilmek istiyoruz. Felsefe, dinler, kadim bilgiler, bir yanı ile bilim… Hep nasıl kurıldu, neden burdayız ve neden iletişiyoruz gibi sorulara karşılık arıyor duruyor. Bunu da koyun cebe. 💕🙏🏻 Dünyanın neden var olduğunu, her birimizin buradaki amacını size anlatmayı çok isterdim ama bu kısmı herkes kendi keşfetmekle sorumlu. 💕🙏🏻 Ben sosyal medyadaki varlığımızla ilgili bir yere dokunacağım. 💕🙏🏻 “Benim anlamım sen varsan var! Sen de benimle anlamlısın! Her ne kadar yalnızlığı sevden de yalnız başına pek çok şey yapsan da benim seni HİÇ görmediğim, duymadığım, varlığını onaylamadığjm zaman aslında sen yoksun! “ konunun özü bu. 💕🙏🏻 Sosyal medyada iletişimde olan herkes “ben de varım, burdayım ve bunları yapabiliyorum/ yapamıyorum” alt metni ile VARLIĞINI hissetme çabasında özünde. (Bazıları da bu varlık sayesinde maddi varlık elde etme motivasyonunda da, o da bağlantılı ama ayrı konu) 💕🙏🏻 Nefret edilmenin de bir varoluş onayı içerdiğini başka zaman anlatayım ve takip ettiğim, mesajlarla etkileştiğim herkese sevsem de sevmesem de “varlığınızı görüyorum, iyi ki varsınız” diyeyim. 💕🙏🏻 Size soru sizce bu teknolojiyi bize bedava kullandıran yani burayı kuranların amacı ne?
Önayağı olarak kendimi de iyileştirdiğim bu projemiz 1,5-2 yıl çeşitli gönüllülük ve profesyonel hizmetlerle devam edecek. Tez vakit aramıza katılın. Türkiye genelinde gönüllü olarak hizmet verecek psikososyal destek müdahale ekibimize katılmak ister misiniz? Psikiyatristlerden psikologlara, gönüllü öğretmenlerden organizasyonel süreçlere katılacak ilgili üniversite bölümlerinin öğrencilerine kadar birçok alanda destek verecek geniş ekibimizle yaralarımızı beraber sarıp #beraberiyileşeceğiz! Aramıza katılmak için profilimizdeki formu doldurabilirsiniz. P.S. Çağrımız benzer müdehale programlarını yürüten kurumların katılımına da açıktır. @turpsikologlardernegi @cogepder @dusyeri @beraberiyilesecegiz @ahbap
Depremin ilk gününden beri elimizin uzandığı, gücümüzün yettiği herkese psikososyal destek veriyoruz. İlk gün gönüllülüğümüz onların ihtiyacı oldupu sürece demiştik. Biz hala süreçteyiz ve @beraberiyilesecegiz 💕
#Repost @turkpsikologlardernegi with @use.repost ・・・ Afet Sonrasında Okula Dönüşte Destekleyici Yaklaşımlar 19 Şubat 2023 Pazar Saat: 20.00 Herkesin katılımına açıktır. Travmaya duyarlı okul. Çocuklarla okulda ilk temasta nelere dikkat edilmelidir? Öğretmenlerin çocuk ve gençlerle etkileşimlerinde öncelik ne olabilir ve sınıf içerisinde nelere dikkat edilmelidir? Afet bölgesinden gelen çocuklarla okul içerisinde iletişim nasıl düzenlenmelidir? Öğretmenlerin kendi duygusal regülasyonlarını destekleyici çalışmalar. Konu başlıklarının konuşulacağı canlı yayınımıza herkes katılabilir.