Dün evlilik yıldönümümüzdü. Tam 8 sene evvel dün tanıştıktan 1 ay sonra Washington Dc’de evlendik. Aylarca meditasyonlarımda bu yemini ettiğimi imgeledikten sonra deneyimlemek inanılmazdı. Bu kadar sene nasıl geçti bilmiyorum. Öyle çok şey doldurduk ki içine. Güldük, eğlendik, ağladık, kavga ettik, kenetlendik, birbirimize ayna olduk, eksikliklerimizi gösterdik, sevgili, eş, öğretmen, dost, yoldaş olduk. En önemlisi olağanüstü iki evlat dünyaya getirdik birlikte. Tarifi olmayan duygular da yaşadık, çok zor şeyler de deneyimledik. Çocuklarımızı büyütürken biz de büyüdük, olgunlaştık. Şimdi geriye dönüp baktığımda o havalimanında karşılaşmamızın, benim o sırada iptal edilen film çekimlerimin, senin uçağı kaçırıp benim uçağıma binmek zorunda kalışının anlamını daha iyi anlıyorum. Sanki her şey büyülü bir filmin kareleri gibi… İlahi bir film.. İyi kilerimin en başında geliyor. Nice mutlu evlilik yıldönümlerine aşkım @muratvardal Birlikte, el ele ve son ana değin… Çok şükür…
Dün evlilik yıldönümümüzdü. Tam 8 sene evvel dün tanıştıktan 1 ay sonra Washington Dc’de evlendik. Aylarca meditasyonlarımda bu yemini ettiğimi imgeledikten sonra deneyimlemek inanılmazdı. Bu kadar sene nasıl geçti bilmiyorum. Öyle çok şey doldurduk ki içine. Güldük, eğlendik, ağladık, kavga ettik, kenetlendik, birbirimize ayna olduk, eksikliklerimizi gösterdik, sevgili, eş, öğretmen, dost, yoldaş olduk. En önemlisi olağanüstü iki evlat dünyaya getirdik birlikte. Tarifi olmayan duygular da yaşadık, çok zor şeyler de deneyimledik. Çocuklarımızı büyütürken biz de büyüdük, olgunlaştık. Şimdi geriye dönüp baktığımda o havalimanında karşılaşmamızın, benim o sırada iptal edilen film çekimlerimin, senin uçağı kaçırıp benim uçağıma binmek zorunda kalışının anlamını daha iyi anlıyorum. Sanki her şey büyülü bir filmin kareleri gibi… İlahi bir film.. İyi kilerimin en başında geliyor. Nice mutlu evlilik yıldönümlerine aşkım @muratvardal Birlikte, el ele ve son ana değin… Çok şükür…
Her gün sayısız kadının öldürüldüğü ancak katillerin cezalandırılmadığı, tecavüzcülerin korunduğu, namaz kılmayanların katledilmesi lazım diyenlerin elini kolunu sallayarak gezdiği, ülkenin kurucu liderine hakaretin düşünce özgürlüğü sayıldığı, küçücük çocuklara tecavüz edenler için “bir kereden bir şey olmaz” diyen kadın bakanların olduğu, Kur’an’ın Bakara Suresi ile dalga geçenlerin büyükelçi yapılarak ödüllendirildiği, uyuşturucu baronu savcıların ve uyuşturucu kuryesi polislerin olduğu, bir mafya liderinin itiraflarını ve ortaya attığı iddiaları araştıracak bir tane savcının bulunmadığı, muhalefet liderlerine saldıran, tehdit edenlerin sırtının sıvazlandığı bir ülkede duruşuyla, sözleriyle, kimsenin karışmasına müsaade etmediği giyim ve yaşam tarzıyla özgürlüğün simgesi haline gelmiş bir kadını yaptığı bir şaka nedeniyle tutuklamak açık bir biçimde hukuksuzluktur. Kadınların istedikleri gibi giyinmesini, davranmasını, konuşmasını isteyenler için büyük bir meydan okumaydı Gülşen. Zamanı gelince de toplumu kamplaştırmak için kullanıldı. Bunda en önemli durum “kadın olmasıydı” ama. Çünkü kadın ataerkil sistem nasıl istiyorsa öyle olmak zorundadır! Bu konuşmayı bir erkek yapsaydı emin olun asla tutuklanmazdı. Ya da meslek liseleri denseydi kimsenin umurunda olmazdı. Şimdi kadınların bir olma zamanı. Kadınların birbirinin arkasında durmasının, orada dur, ne yaptığını görüyoruz ve bunu kabul etmiyoruz demesinin zamanı! İster açık giyinirim ister türban takarım sana ne demesinin zamanı! Genç, yaşlı, kapalı, açık, çalışan, ev hanımı, Türk, Kürt, Ermeni, Rum her milliyetten kadının ayağa kalkma ve birlikte olma zamanı. Çünkü hiçbir güç böylesi bir inancın ve birleşmenin karşısında duramaz. Gülşen hapis yatmayacak, çünkü kanuna aykırı. Er geç çıkaracaklar. Bu şekilde gözdağı verdiklerini düşünenler ise aynı hukuksuzluğu bir gün illa ki yaşayacaklar. Çünkü bu hayatta ilahi adalet var! Ve kimsenin gücü ondan kaçmaya yetmez! @gulsen yalnız değildir!
Günlerdir takip ediyorum. Olayın olduğu gün yani 22 yaşında gencecik bir kızın sırf baş örtüsünden saçları görünüyor diye ahlak polisi tarafından dövülerek öldürüldünü duyduğum an içimi derin bir keder ve aynı zamanda büyük bir öfke kapladı. İnsanların kendi inandıklarına inanmalarını isteyen baskıcı yönetimlerin, o erkek egemen güç odağının altında en çok kadınlar ezildi bugüne değin. Erkeklerin belirlediği kurallara uygun yaşamaları beklendi onlardan hep. Kadınları ezdikçe kontrol edebileceklerini zannettiler. Ama işte gencecik bir kız bu şekilde hayatını kaybederek 44 yıldır dikta bir yönetimle baskı kuran, özgürlükleri yok edilmiş bir halkın kurtuluşunun ateşini yakmış oldu. Belki de sırf bunun için bedenlendi bu dünyada bu defa. Bir toplumu baskı altında tutabilirsiniz ama sadece bir süreliğine. Zira bir insanın en temel ihtiyacı sadece ekmek ve su değildir. Özgürlüktür. Ve onu kaybeden bir insan yeniden elde edene değin pes etmez. Zira bu dünyada uğruna ölünebilecek tek şey sadece özgürlüktür. Kalbim İran’da direnen tüm kadınların, kız kardeşlerimin yanında… Onurlu mücadelelerini bütün varlığımla destekliyor, göz yaşları içinde onlar için dua ediyorum… #mahsaamini #iranprotests
Günlerdir takip ediyorum. Olayın olduğu gün yani 22 yaşında gencecik bir kızın sırf baş örtüsünden saçları görünüyor diye ahlak polisi tarafından dövülerek öldürüldünü duyduğum an içimi derin bir keder ve aynı zamanda büyük bir öfke kapladı. İnsanların kendi inandıklarına inanmalarını isteyen baskıcı yönetimlerin, o erkek egemen güç odağının altında en çok kadınlar ezildi bugüne değin. Erkeklerin belirlediği kurallara uygun yaşamaları beklendi onlardan hep. Kadınları ezdikçe kontrol edebileceklerini zannettiler. Ama işte gencecik bir kız bu şekilde hayatını kaybederek 44 yıldır dikta bir yönetimle baskı kuran, özgürlükleri yok edilmiş bir halkın kurtuluşunun ateşini yakmış oldu. Belki de sırf bunun için bedenlendi bu dünyada bu defa. Bir toplumu baskı altında tutabilirsiniz ama sadece bir süreliğine. Zira bir insanın en temel ihtiyacı sadece ekmek ve su değildir. Özgürlüktür. Ve onu kaybeden bir insan yeniden elde edene değin pes etmez. Zira bu dünyada uğruna ölünebilecek tek şey sadece özgürlüktür. Kalbim İran’da direnen tüm kadınların, kız kardeşlerimin yanında… Onurlu mücadelelerini bütün varlığımla destekliyor, göz yaşları içinde onlar için dua ediyorum… #mahsaamini #iranprotests
Günlerdir takip ediyorum. Olayın olduğu gün yani 22 yaşında gencecik bir kızın sırf baş örtüsünden saçları görünüyor diye ahlak polisi tarafından dövülerek öldürüldünü duyduğum an içimi derin bir keder ve aynı zamanda büyük bir öfke kapladı. İnsanların kendi inandıklarına inanmalarını isteyen baskıcı yönetimlerin, o erkek egemen güç odağının altında en çok kadınlar ezildi bugüne değin. Erkeklerin belirlediği kurallara uygun yaşamaları beklendi onlardan hep. Kadınları ezdikçe kontrol edebileceklerini zannettiler. Ama işte gencecik bir kız bu şekilde hayatını kaybederek 44 yıldır dikta bir yönetimle baskı kuran, özgürlükleri yok edilmiş bir halkın kurtuluşunun ateşini yakmış oldu. Belki de sırf bunun için bedenlendi bu dünyada bu defa. Bir toplumu baskı altında tutabilirsiniz ama sadece bir süreliğine. Zira bir insanın en temel ihtiyacı sadece ekmek ve su değildir. Özgürlüktür. Ve onu kaybeden bir insan yeniden elde edene değin pes etmez. Zira bu dünyada uğruna ölünebilecek tek şey sadece özgürlüktür. Kalbim İran’da direnen tüm kadınların, kız kardeşlerimin yanında… Onurlu mücadelelerini bütün varlığımla destekliyor, göz yaşları içinde onlar için dua ediyorum… #mahsaamini #iranprotests
Günlerdir takip ediyorum. Olayın olduğu gün yani 22 yaşında gencecik bir kızın sırf baş örtüsünden saçları görünüyor diye ahlak polisi tarafından dövülerek öldürüldünü duyduğum an içimi derin bir keder ve aynı zamanda büyük bir öfke kapladı. İnsanların kendi inandıklarına inanmalarını isteyen baskıcı yönetimlerin, o erkek egemen güç odağının altında en çok kadınlar ezildi bugüne değin. Erkeklerin belirlediği kurallara uygun yaşamaları beklendi onlardan hep. Kadınları ezdikçe kontrol edebileceklerini zannettiler. Ama işte gencecik bir kız bu şekilde hayatını kaybederek 44 yıldır dikta bir yönetimle baskı kuran, özgürlükleri yok edilmiş bir halkın kurtuluşunun ateşini yakmış oldu. Belki de sırf bunun için bedenlendi bu dünyada bu defa. Bir toplumu baskı altında tutabilirsiniz ama sadece bir süreliğine. Zira bir insanın en temel ihtiyacı sadece ekmek ve su değildir. Özgürlüktür. Ve onu kaybeden bir insan yeniden elde edene değin pes etmez. Zira bu dünyada uğruna ölünebilecek tek şey sadece özgürlüktür. Kalbim İran’da direnen tüm kadınların, kız kardeşlerimin yanında… Onurlu mücadelelerini bütün varlığımla destekliyor, göz yaşları içinde onlar için dua ediyorum… #mahsaamini #iranprotests
Günlerdir takip ediyorum. Olayın olduğu gün yani 22 yaşında gencecik bir kızın sırf baş örtüsünden saçları görünüyor diye ahlak polisi tarafından dövülerek öldürüldünü duyduğum an içimi derin bir keder ve aynı zamanda büyük bir öfke kapladı. İnsanların kendi inandıklarına inanmalarını isteyen baskıcı yönetimlerin, o erkek egemen güç odağının altında en çok kadınlar ezildi bugüne değin. Erkeklerin belirlediği kurallara uygun yaşamaları beklendi onlardan hep. Kadınları ezdikçe kontrol edebileceklerini zannettiler. Ama işte gencecik bir kız bu şekilde hayatını kaybederek 44 yıldır dikta bir yönetimle baskı kuran, özgürlükleri yok edilmiş bir halkın kurtuluşunun ateşini yakmış oldu. Belki de sırf bunun için bedenlendi bu dünyada bu defa. Bir toplumu baskı altında tutabilirsiniz ama sadece bir süreliğine. Zira bir insanın en temel ihtiyacı sadece ekmek ve su değildir. Özgürlüktür. Ve onu kaybeden bir insan yeniden elde edene değin pes etmez. Zira bu dünyada uğruna ölünebilecek tek şey sadece özgürlüktür. Kalbim İran’da direnen tüm kadınların, kız kardeşlerimin yanında… Onurlu mücadelelerini bütün varlığımla destekliyor, göz yaşları içinde onlar için dua ediyorum… #mahsaamini #iranprotests
Elime bir fırsat geçse ve geçmişe gidebilecek olsam kendime söyleyeceğim en önemli bilgi bu olurdu. İnsan bazı şeyleri ne yazık ki hayat içinde düşe kalka yol alırken öğreniyor. Bazısını da döngüleri fark edip işaretleri izleyerek ve içsel bir yolculuğa çıkarak… Benim geç öğrendiğim ama çocuklarıma çok küçük yaşta öğretmeye başladığım bu bilgi bence hem daha iyi bir geleceğin hem de daha iyi bir dünyanın anahtarı. Çünkü şu anki eylemlerimiz geleceğimizi şekillendiriyor. Tıpkı şu anda yaşadıklarımızın da geçmişte yapmış olduklarımızın bir sonucu olduğu gibi. Evrende hiç bir şey sonuçsuz kalmaz. Her eylemin bir sonucu vardır. Bu nedenle yaşadığımız her şeyin sorumluluğu bizdedir. Yaptığımız her şeyin bedelini öderiz. Ya bu hayatta ya bir sonrakinde… İyi pazarlar❤️ Not : Videonun devamı youtube kanalımda. Bu sefer geceden yükledim, yayında🙂
Diyarbakır… Son iki yıldır sürekli gidip geldiğim şehir. Tarihiyle, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle, bir türlü şifalandırılamamış, en ufacık çizikte hala kanayan yaralarına rağmen umutla geleceğe bakan misafirperver insanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu şehir de kurduğum dostluklar da öyle derin ve öyle önemli ki benim için. Beni benden çok düşünen, yardım etmek için elinden geleni yapan, dost kelimesinin hakkını veren dostlar… Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında yeniden orada olmak çok iyi geldi. Her akşam da şahane konserler vardı. @kalemagency @mehmet_demirtas_sj @mollaoglunermin ve ekipleri inanılmaz bir organizasyon gerçekleştirmişler. Elbette @tckulturturizm Kültür ve Turizm Bakanlığını da böylesi bir etkinlik için tebrik etmek gerekir. Çok güzel anılarla ayrıldım Diyarbakır’dan. Gelen, yalnız bırakmayan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim…
Diyarbakır… Son iki yıldır sürekli gidip geldiğim şehir. Tarihiyle, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle, bir türlü şifalandırılamamış, en ufacık çizikte hala kanayan yaralarına rağmen umutla geleceğe bakan misafirperver insanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu şehir de kurduğum dostluklar da öyle derin ve öyle önemli ki benim için. Beni benden çok düşünen, yardım etmek için elinden geleni yapan, dost kelimesinin hakkını veren dostlar… Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında yeniden orada olmak çok iyi geldi. Her akşam da şahane konserler vardı. @kalemagency @mehmet_demirtas_sj @mollaoglunermin ve ekipleri inanılmaz bir organizasyon gerçekleştirmişler. Elbette @tckulturturizm Kültür ve Turizm Bakanlığını da böylesi bir etkinlik için tebrik etmek gerekir. Çok güzel anılarla ayrıldım Diyarbakır’dan. Gelen, yalnız bırakmayan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim…
Diyarbakır… Son iki yıldır sürekli gidip geldiğim şehir. Tarihiyle, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle, bir türlü şifalandırılamamış, en ufacık çizikte hala kanayan yaralarına rağmen umutla geleceğe bakan misafirperver insanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu şehir de kurduğum dostluklar da öyle derin ve öyle önemli ki benim için. Beni benden çok düşünen, yardım etmek için elinden geleni yapan, dost kelimesinin hakkını veren dostlar… Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında yeniden orada olmak çok iyi geldi. Her akşam da şahane konserler vardı. @kalemagency @mehmet_demirtas_sj @mollaoglunermin ve ekipleri inanılmaz bir organizasyon gerçekleştirmişler. Elbette @tckulturturizm Kültür ve Turizm Bakanlığını da böylesi bir etkinlik için tebrik etmek gerekir. Çok güzel anılarla ayrıldım Diyarbakır’dan. Gelen, yalnız bırakmayan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim…
Diyarbakır… Son iki yıldır sürekli gidip geldiğim şehir. Tarihiyle, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle, bir türlü şifalandırılamamış, en ufacık çizikte hala kanayan yaralarına rağmen umutla geleceğe bakan misafirperver insanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu şehir de kurduğum dostluklar da öyle derin ve öyle önemli ki benim için. Beni benden çok düşünen, yardım etmek için elinden geleni yapan, dost kelimesinin hakkını veren dostlar… Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında yeniden orada olmak çok iyi geldi. Her akşam da şahane konserler vardı. @kalemagency @mehmet_demirtas_sj @mollaoglunermin ve ekipleri inanılmaz bir organizasyon gerçekleştirmişler. Elbette @tckulturturizm Kültür ve Turizm Bakanlığını da böylesi bir etkinlik için tebrik etmek gerekir. Çok güzel anılarla ayrıldım Diyarbakır’dan. Gelen, yalnız bırakmayan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim…
Diyarbakır… Son iki yıldır sürekli gidip geldiğim şehir. Tarihiyle, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle, bir türlü şifalandırılamamış, en ufacık çizikte hala kanayan yaralarına rağmen umutla geleceğe bakan misafirperver insanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu şehir de kurduğum dostluklar da öyle derin ve öyle önemli ki benim için. Beni benden çok düşünen, yardım etmek için elinden geleni yapan, dost kelimesinin hakkını veren dostlar… Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında yeniden orada olmak çok iyi geldi. Her akşam da şahane konserler vardı. @kalemagency @mehmet_demirtas_sj @mollaoglunermin ve ekipleri inanılmaz bir organizasyon gerçekleştirmişler. Elbette @tckulturturizm Kültür ve Turizm Bakanlığını da böylesi bir etkinlik için tebrik etmek gerekir. Çok güzel anılarla ayrıldım Diyarbakır’dan. Gelen, yalnız bırakmayan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim…
Diyarbakır… Son iki yıldır sürekli gidip geldiğim şehir. Tarihiyle, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle, bir türlü şifalandırılamamış, en ufacık çizikte hala kanayan yaralarına rağmen umutla geleceğe bakan misafirperver insanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu şehir de kurduğum dostluklar da öyle derin ve öyle önemli ki benim için. Beni benden çok düşünen, yardım etmek için elinden geleni yapan, dost kelimesinin hakkını veren dostlar… Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında yeniden orada olmak çok iyi geldi. Her akşam da şahane konserler vardı. @kalemagency @mehmet_demirtas_sj @mollaoglunermin ve ekipleri inanılmaz bir organizasyon gerçekleştirmişler. Elbette @tckulturturizm Kültür ve Turizm Bakanlığını da böylesi bir etkinlik için tebrik etmek gerekir. Çok güzel anılarla ayrıldım Diyarbakır’dan. Gelen, yalnız bırakmayan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim…
Diyarbakır… Son iki yıldır sürekli gidip geldiğim şehir. Tarihiyle, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle, bir türlü şifalandırılamamış, en ufacık çizikte hala kanayan yaralarına rağmen umutla geleceğe bakan misafirperver insanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu şehir de kurduğum dostluklar da öyle derin ve öyle önemli ki benim için. Beni benden çok düşünen, yardım etmek için elinden geleni yapan, dost kelimesinin hakkını veren dostlar… Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında yeniden orada olmak çok iyi geldi. Her akşam da şahane konserler vardı. @kalemagency @mehmet_demirtas_sj @mollaoglunermin ve ekipleri inanılmaz bir organizasyon gerçekleştirmişler. Elbette @tckulturturizm Kültür ve Turizm Bakanlığını da böylesi bir etkinlik için tebrik etmek gerekir. Çok güzel anılarla ayrıldım Diyarbakır’dan. Gelen, yalnız bırakmayan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim…
Diyarbakır… Son iki yıldır sürekli gidip geldiğim şehir. Tarihiyle, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle, bir türlü şifalandırılamamış, en ufacık çizikte hala kanayan yaralarına rağmen umutla geleceğe bakan misafirperver insanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu şehir de kurduğum dostluklar da öyle derin ve öyle önemli ki benim için. Beni benden çok düşünen, yardım etmek için elinden geleni yapan, dost kelimesinin hakkını veren dostlar… Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında yeniden orada olmak çok iyi geldi. Her akşam da şahane konserler vardı. @kalemagency @mehmet_demirtas_sj @mollaoglunermin ve ekipleri inanılmaz bir organizasyon gerçekleştirmişler. Elbette @tckulturturizm Kültür ve Turizm Bakanlığını da böylesi bir etkinlik için tebrik etmek gerekir. Çok güzel anılarla ayrıldım Diyarbakır’dan. Gelen, yalnız bırakmayan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim…
Diyarbakır… Son iki yıldır sürekli gidip geldiğim şehir. Tarihiyle, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle, bir türlü şifalandırılamamış, en ufacık çizikte hala kanayan yaralarına rağmen umutla geleceğe bakan misafirperver insanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu şehir de kurduğum dostluklar da öyle derin ve öyle önemli ki benim için. Beni benden çok düşünen, yardım etmek için elinden geleni yapan, dost kelimesinin hakkını veren dostlar… Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında yeniden orada olmak çok iyi geldi. Her akşam da şahane konserler vardı. @kalemagency @mehmet_demirtas_sj @mollaoglunermin ve ekipleri inanılmaz bir organizasyon gerçekleştirmişler. Elbette @tckulturturizm Kültür ve Turizm Bakanlığını da böylesi bir etkinlik için tebrik etmek gerekir. Çok güzel anılarla ayrıldım Diyarbakır’dan. Gelen, yalnız bırakmayan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim…
Diyarbakır… Son iki yıldır sürekli gidip geldiğim şehir. Tarihiyle, ev sahipliği yaptığı medeniyetlerle, bir türlü şifalandırılamamış, en ufacık çizikte hala kanayan yaralarına rağmen umutla geleceğe bakan misafirperver insanlarıyla olağanüstü bir şehir. Bu şehir de kurduğum dostluklar da öyle derin ve öyle önemli ki benim için. Beni benden çok düşünen, yardım etmek için elinden geleni yapan, dost kelimesinin hakkını veren dostlar… Diyarbakır Edebiyat Günleri kapsamında yeniden orada olmak çok iyi geldi. Her akşam da şahane konserler vardı. @kalemagency @mehmet_demirtas_sj @mollaoglunermin ve ekipleri inanılmaz bir organizasyon gerçekleştirmişler. Elbette @tckulturturizm Kültür ve Turizm Bakanlığını da böylesi bir etkinlik için tebrik etmek gerekir. Çok güzel anılarla ayrıldım Diyarbakır’dan. Gelen, yalnız bırakmayan tüm okurlarıma çok teşekkür ederim…
#Repost @av.zekeriyacetin with @use.repost
・・・
Son birkaç gündür müvekkilim @basaksayan’nın dava hasmı olan Azra Kohen’nin hezeyanlarına hep birlikte şahit oluyoruz. İddia ve gerçek dışı beyanları ile ilgili müvekkilim Başak Sayan gerekli açıklamalarda bulunmuştur. Buna rağmen dün kendi İnstagram sayfasında bir takipcisinin yorumuna verdiği cevapta…”ama anlaşmak için avukatlarını gönderdi, ben kendisine benden alenen özür dilesin, Paylaşım yapsın, davamı çekeyim dedim…” yazdı. Bu paylaşımı üzerine açıklama yapma ihtiyacı hissettim. Azra Kohen’in son bir haftadır yapmış olduğu açıklamalar ile ve bu son açıklamayı yanyana getirdiğinde Azra Kohen’in “sağlıklı düşünce akışı”nı kaybettiği düşüncesi bende hasıl olmuştur. Kendi adıma ülkemizin bu güzide yazarının bu denli hayal mahsulü, gerçek dışı iddia ve söylemleri, kontrolü kaybetmiş hali ve gerçeğe aykırı beyanları sebebi ile kendisini Türk hekimlerine emanet etmesini tavsiye ediyorum. Allah acil şifalar versin. Adliye duruşma salonlarında hesaplaşacağımız günler yakındır.
En sevdiğim yazarlardan biridir Salman Rushdie. Özellikle Geceyarısı Çocukları ve Floransa Büyücüsü favorilerimdendir. Ama en çok Şeytan Ayetlerini severim. Babamın yıllar evvel New York’tan aldığı ve kütüphanesindeki en özel eserlerden biri olan bu kitap şimdi benim kütüphanemde. Az evvel öğrendim ki New York’da bir konferans esnasında dinci bir yobazın saldırısına uğramış ve boynundan bıçaklanmış. Durumu oldukça ağırmış. Nasıl üzüldüğümü anlatmaya kelimeler yetmez. Yazdığı bu eserle hakkında Humeyni tarafından ölüm fermanı verildiği ve ancak fetvayı veren kaldırabileceği için ( Humeyni öldüğü için fetva geçerli ) 25 yıldan fazladır gizli saklı bir yaşam sürüyordu. Biliyorsunuz kitabı Türkçe’ye çeviren Aziz Nesin de sırf bu nedenle saldırıya uğramış ve Madımak Oteli içindeki aydınlarla birlikte ateşe verilmişti. Dünyanın pek çok ülkesindeki radikal müslümanlar çevirmenleri ve yayıncıları öldürmeye çalışmış kiminde de başarılı olmuştu.
Ve bugün olanlar. Böylesi olağanüstü bir yazar, böylesi bir birikime sahip dünya kültür mirasına önemli eserler kazandırmış bir insan fanatik bir yobazın saldırısı ile ölüm kalım mücadelesi veriyor. İnsanların onlara aktarılanları sorgusuz sualsiz kabul etmeleri, doğru bildikleri yanlışlar ve din adı altında pazarlanan biat kültürü nedeniyle dünya bu halde. Sadece müslümanlarda yok bu. Her dinde var. Aynı şey bu şiddette olmasa bile ( Radikal İslam en tehlikelisi çünkü ) Jose Saramago’nun başına gelmiş, “İsa’ya Göre İncil” kitabı nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı.
Nigahdar’da Hallac’ı Mansur’un ağzından anlatmaya çalışmıştım. Tüm dinler tek olan hakikate giden yollardır sadece. Hiçbir peygamberin amacı sonradan o dini yorumlayanların amaçladıkları gibi olmamıştır. Umarım Salman Rushdie’nin durumu ölümcül derecede ağır değildir. Ve umarım verdiği yaşam mücadelesini kazanır.
Sabah rutinimden küçük bir kesit.. Elbette tamamı değil. Reels denemesi için fena sayılmaz ama değil mi?
Nermin…. Onunla yolum kesiştiğinde yıl 2011 idi. İlk romanım Bağlanma Korkusu yeni yayınlanmış, ben ise bir hayalimi gerçekleştirmenin getirdiği huzurla setlerde sabahlamaya devam ediyordum. Beyoğlu’nda küçücük bir ofiste dünyanın her köşesine Türk Edebiyatını tanıtmakla ve Türk yazarları çeşitli dillere çevirtmekle meşguldü. İlk intibam işine ne kadar adanmış ve ne kadar ciddi olduğu olmuştu. Zamanla işine adanmışlığının boyutlarını daha iyi anladım. Ve aslında çok eğlenceli bir insan olduğunu da. Bu yola ilk çıktığında köşe başlarını tutmuş pek çok kişi tarafından ciddiye alınmadı. Ama bunca senenin ardından 20 yılda yurtdışında yayınlanan eserlerin % 80’i onun sayesinde oldu. Tüm dünyada Edebiyat çevrelerinde saygı duyulan bir isim haline geldi. Kurduğu ajans öyle bir büyüdü ki sektördeki tek isim haline geldi. Türkiye’nin ilk ve tek Edebiyat Festivaline imza attı. Ve kısa bir süre önce öyle önemli bir işe başladı ki yakında başarılarına yeni bir başarı eklemiş olacak. ( Kendisi duyurana kadar benim söylemem uygun olmaz. ) Başarmak isteyen bir insanın neler yapabileceğinin kanıtı oldu adeta. Benim için ise… İlham oldu… Azmine, adanmışlığına, pes etmeyişine hayran oldum her zaman. İlk romanımın çeşitli dillere çevrilmesini sağladıktan sonra ben yazmaya ara verdiğim için yollarımız ayrılmıştı. Ama dostluğumuz hep devam etti. Kısa bir süre önce yeniden çalışmaya karar verdik. Bugün ise imzalarımızı attık. Kendimi eve dönmüş hissediyorum. Birlikte uzun bir yola çıkıyoruz. Bundan böyle tüm çeviri haklarım @kalemagency ‘ta. Sevgili @mollaoglunermin iyi ki varsın… İyi ki yollarımız kesişmiş bir şekilde… İyi ki hayatımdasın… Ve iyi ki benim dostumsun… İyi ki… İyi ki…
Sen Değişirsen Her Şey Değişir atölye programım için son 2 gün. Cuma akşamı başlıyoruz. Gün değişikliğini duymayanlar atölyemi kaçırdıkları için üzülmesinler lütfen. [email protected] adresine yazdığınızda gerekli bilgilendirme yapılacaktır. Sevgiler…