Onca koşturma, iş güç, stres hepsi unutuluyor sonrasında dönüp bakınca şayet tatlı bir gülümseme kalıyorsa akıllarda önemli olan bu aslında…Şanslıyız, güzel insanlarla güzel işler yapıyoruz. Dönüp bakınca gülümseten çok anı biriktiriyoruz. @gnc için çektiğimiz reklam filminin kamera arkasını paylaşmak istedim sizinle… Siz bunu izlerken biz yenisini çekiyor olacağız, umarım yine gülüp eğlendiğimiz bir set olur:) @organicfilm @thebursin @mervekuzeyli @rafineriajans @turkcell @iremdurdil_ @izzetgvn @firatlitasozbir @giraygergin @aliekbersoundsound @cngzhn @teginpolat
Bundan seneler önce arifv216′ nın vizyona çıkmasına sayılı gün kala, o koşturma telaş arasında günlerce dinmek bilmeyen bir karın ağrısıyla mücadele ettim. Gazdır geçer, strestendir geçer, yedigim bir şey dokunmuştur geçer derken günler geçti ama ağrı bir türlü geçmedi. Sonunda bu ağrıya mide bulantısı ve ateşte eklenince sabaha karşı galiba benim apandistim patladı patlayacak diye hastaneye gitmek aklıma geldi. Beni acilde gülümseyerek karşılayan doktorlar, “öyle bir sey olsa duramazsınız ağrıdan, endişelenmeyin” dediler… Sonuç, üç saat sonra ameliyat masasındaydım. Patlamamıştı ama her an patlayabilirdi ve acil müdahale gerekiyordu. Üstüne üstlük kimseye haber bile vermeden gelmistim hastaneye, ameliyat çıkışı, daha narkozun etkisi bile geçmemisken odaya aldıklarında oda da Cem Yılmaz beni bekliyordu, sağ olsun. Haberi duyunca sabahın o saatinde kalkıp ziyarete gelmisti. İnternette onlarca video izlemişsinizdir, narkozdan ayılırken saçmalayan, komik hallere düşen insanlarını görmüşsünüzdür. Benim hiç öyle bir anım olamadı çünkü biz o saatte hala montajı konuşuyor, falanca kısmı nasıl yapacağız, orası öyle mi olacak diye iş güç konusmaya başlamıştık. O sırada odanın kapısı aralandı, kibar bir hemşire kafasını uzattı. En sıcak, en gülümseyen, en sevecen haliyle, “apandisitinizi görmek istemişsiniz, onu getirdik” dedi. “Apandisitimi mi görmek istemişim? Ben mi?” demeye kalmadan, kapı ardına kadar açıldı ve içeriye bizim gülümseyen hemşire ve beraberinde iki hemşire daha girdi. Daha doğrusu hücum etti… Birinin elinde bir kavanoz ve kavanozun içinde az evvel benden koparılıp alınan apandistim. Ben yatakta yatıyorum, narkozun etkisi hala geçmemis, karşımda hemşire triosu ve elinde kavanoz, kavanozun içinde benim apandistim. Tüm bu denklem içinde bir de olana bitene anlam vermeye çalışan, Cem Yılmaz… (devamı yorumlarda)
Bundan seneler önce arifv216′ nın vizyona çıkmasına sayılı gün kala, o koşturma telaş arasında günlerce dinmek bilmeyen bir karın ağrısıyla mücadele ettim. Gazdır geçer, strestendir geçer, yedigim bir şey dokunmuştur geçer derken günler geçti ama ağrı bir türlü geçmedi. Sonunda bu ağrıya mide bulantısı ve ateşte eklenince sabaha karşı galiba benim apandistim patladı patlayacak diye hastaneye gitmek aklıma geldi. Beni acilde gülümseyerek karşılayan doktorlar, “öyle bir sey olsa duramazsınız ağrıdan, endişelenmeyin” dediler… Sonuç, üç saat sonra ameliyat masasındaydım. Patlamamıştı ama her an patlayabilirdi ve acil müdahale gerekiyordu. Üstüne üstlük kimseye haber bile vermeden gelmistim hastaneye, ameliyat çıkışı, daha narkozun etkisi bile geçmemisken odaya aldıklarında oda da Cem Yılmaz beni bekliyordu, sağ olsun. Haberi duyunca sabahın o saatinde kalkıp ziyarete gelmisti. İnternette onlarca video izlemişsinizdir, narkozdan ayılırken saçmalayan, komik hallere düşen insanlarını görmüşsünüzdür. Benim hiç öyle bir anım olamadı çünkü biz o saatte hala montajı konuşuyor, falanca kısmı nasıl yapacağız, orası öyle mi olacak diye iş güç konusmaya başlamıştık. O sırada odanın kapısı aralandı, kibar bir hemşire kafasını uzattı. En sıcak, en gülümseyen, en sevecen haliyle, “apandisitinizi görmek istemişsiniz, onu getirdik” dedi. “Apandisitimi mi görmek istemişim? Ben mi?” demeye kalmadan, kapı ardına kadar açıldı ve içeriye bizim gülümseyen hemşire ve beraberinde iki hemşire daha girdi. Daha doğrusu hücum etti… Birinin elinde bir kavanoz ve kavanozun içinde az evvel benden koparılıp alınan apandistim. Ben yatakta yatıyorum, narkozun etkisi hala geçmemis, karşımda hemşire triosu ve elinde kavanoz, kavanozun içinde benim apandistim. Tüm bu denklem içinde bir de olana bitene anlam vermeye çalışan, Cem Yılmaz… (devamı yorumlarda)
Bundan seneler önce arifv216′ nın vizyona çıkmasına sayılı gün kala, o koşturma telaş arasında günlerce dinmek bilmeyen bir karın ağrısıyla mücadele ettim. Gazdır geçer, strestendir geçer, yedigim bir şey dokunmuştur geçer derken günler geçti ama ağrı bir türlü geçmedi. Sonunda bu ağrıya mide bulantısı ve ateşte eklenince sabaha karşı galiba benim apandistim patladı patlayacak diye hastaneye gitmek aklıma geldi. Beni acilde gülümseyerek karşılayan doktorlar, “öyle bir sey olsa duramazsınız ağrıdan, endişelenmeyin” dediler… Sonuç, üç saat sonra ameliyat masasındaydım. Patlamamıştı ama her an patlayabilirdi ve acil müdahale gerekiyordu. Üstüne üstlük kimseye haber bile vermeden gelmistim hastaneye, ameliyat çıkışı, daha narkozun etkisi bile geçmemisken odaya aldıklarında oda da Cem Yılmaz beni bekliyordu, sağ olsun. Haberi duyunca sabahın o saatinde kalkıp ziyarete gelmisti. İnternette onlarca video izlemişsinizdir, narkozdan ayılırken saçmalayan, komik hallere düşen insanlarını görmüşsünüzdür. Benim hiç öyle bir anım olamadı çünkü biz o saatte hala montajı konuşuyor, falanca kısmı nasıl yapacağız, orası öyle mi olacak diye iş güç konusmaya başlamıştık. O sırada odanın kapısı aralandı, kibar bir hemşire kafasını uzattı. En sıcak, en gülümseyen, en sevecen haliyle, “apandisitinizi görmek istemişsiniz, onu getirdik” dedi. “Apandisitimi mi görmek istemişim? Ben mi?” demeye kalmadan, kapı ardına kadar açıldı ve içeriye bizim gülümseyen hemşire ve beraberinde iki hemşire daha girdi. Daha doğrusu hücum etti… Birinin elinde bir kavanoz ve kavanozun içinde az evvel benden koparılıp alınan apandistim. Ben yatakta yatıyorum, narkozun etkisi hala geçmemis, karşımda hemşire triosu ve elinde kavanoz, kavanozun içinde benim apandistim. Tüm bu denklem içinde bir de olana bitene anlam vermeye çalışan, Cem Yılmaz… (devamı yorumlarda)
Bundan seneler önce arifv216′ nın vizyona çıkmasına sayılı gün kala, o koşturma telaş arasında günlerce dinmek bilmeyen bir karın ağrısıyla mücadele ettim. Gazdır geçer, strestendir geçer, yedigim bir şey dokunmuştur geçer derken günler geçti ama ağrı bir türlü geçmedi. Sonunda bu ağrıya mide bulantısı ve ateşte eklenince sabaha karşı galiba benim apandistim patladı patlayacak diye hastaneye gitmek aklıma geldi. Beni acilde gülümseyerek karşılayan doktorlar, “öyle bir sey olsa duramazsınız ağrıdan, endişelenmeyin” dediler… Sonuç, üç saat sonra ameliyat masasındaydım. Patlamamıştı ama her an patlayabilirdi ve acil müdahale gerekiyordu. Üstüne üstlük kimseye haber bile vermeden gelmistim hastaneye, ameliyat çıkışı, daha narkozun etkisi bile geçmemisken odaya aldıklarında oda da Cem Yılmaz beni bekliyordu, sağ olsun. Haberi duyunca sabahın o saatinde kalkıp ziyarete gelmisti. İnternette onlarca video izlemişsinizdir, narkozdan ayılırken saçmalayan, komik hallere düşen insanlarını görmüşsünüzdür. Benim hiç öyle bir anım olamadı çünkü biz o saatte hala montajı konuşuyor, falanca kısmı nasıl yapacağız, orası öyle mi olacak diye iş güç konusmaya başlamıştık. O sırada odanın kapısı aralandı, kibar bir hemşire kafasını uzattı. En sıcak, en gülümseyen, en sevecen haliyle, “apandisitinizi görmek istemişsiniz, onu getirdik” dedi. “Apandisitimi mi görmek istemişim? Ben mi?” demeye kalmadan, kapı ardına kadar açıldı ve içeriye bizim gülümseyen hemşire ve beraberinde iki hemşire daha girdi. Daha doğrusu hücum etti… Birinin elinde bir kavanoz ve kavanozun içinde az evvel benden koparılıp alınan apandistim. Ben yatakta yatıyorum, narkozun etkisi hala geçmemis, karşımda hemşire triosu ve elinde kavanoz, kavanozun içinde benim apandistim. Tüm bu denklem içinde bir de olana bitene anlam vermeye çalışan, Cem Yılmaz… (devamı yorumlarda)
Bundan seneler önce arifv216′ nın vizyona çıkmasına sayılı gün kala, o koşturma telaş arasında günlerce dinmek bilmeyen bir karın ağrısıyla mücadele ettim. Gazdır geçer, strestendir geçer, yedigim bir şey dokunmuştur geçer derken günler geçti ama ağrı bir türlü geçmedi. Sonunda bu ağrıya mide bulantısı ve ateşte eklenince sabaha karşı galiba benim apandistim patladı patlayacak diye hastaneye gitmek aklıma geldi. Beni acilde gülümseyerek karşılayan doktorlar, “öyle bir sey olsa duramazsınız ağrıdan, endişelenmeyin” dediler… Sonuç, üç saat sonra ameliyat masasındaydım. Patlamamıştı ama her an patlayabilirdi ve acil müdahale gerekiyordu. Üstüne üstlük kimseye haber bile vermeden gelmistim hastaneye, ameliyat çıkışı, daha narkozun etkisi bile geçmemisken odaya aldıklarında oda da Cem Yılmaz beni bekliyordu, sağ olsun. Haberi duyunca sabahın o saatinde kalkıp ziyarete gelmisti. İnternette onlarca video izlemişsinizdir, narkozdan ayılırken saçmalayan, komik hallere düşen insanlarını görmüşsünüzdür. Benim hiç öyle bir anım olamadı çünkü biz o saatte hala montajı konuşuyor, falanca kısmı nasıl yapacağız, orası öyle mi olacak diye iş güç konusmaya başlamıştık. O sırada odanın kapısı aralandı, kibar bir hemşire kafasını uzattı. En sıcak, en gülümseyen, en sevecen haliyle, “apandisitinizi görmek istemişsiniz, onu getirdik” dedi. “Apandisitimi mi görmek istemişim? Ben mi?” demeye kalmadan, kapı ardına kadar açıldı ve içeriye bizim gülümseyen hemşire ve beraberinde iki hemşire daha girdi. Daha doğrusu hücum etti… Birinin elinde bir kavanoz ve kavanozun içinde az evvel benden koparılıp alınan apandistim. Ben yatakta yatıyorum, narkozun etkisi hala geçmemis, karşımda hemşire triosu ve elinde kavanoz, kavanozun içinde benim apandistim. Tüm bu denklem içinde bir de olana bitene anlam vermeye çalışan, Cem Yılmaz… (devamı yorumlarda)
Bundan seneler önce arifv216′ nın vizyona çıkmasına sayılı gün kala, o koşturma telaş arasında günlerce dinmek bilmeyen bir karın ağrısıyla mücadele ettim. Gazdır geçer, strestendir geçer, yedigim bir şey dokunmuştur geçer derken günler geçti ama ağrı bir türlü geçmedi. Sonunda bu ağrıya mide bulantısı ve ateşte eklenince sabaha karşı galiba benim apandistim patladı patlayacak diye hastaneye gitmek aklıma geldi. Beni acilde gülümseyerek karşılayan doktorlar, “öyle bir sey olsa duramazsınız ağrıdan, endişelenmeyin” dediler… Sonuç, üç saat sonra ameliyat masasındaydım. Patlamamıştı ama her an patlayabilirdi ve acil müdahale gerekiyordu. Üstüne üstlük kimseye haber bile vermeden gelmistim hastaneye, ameliyat çıkışı, daha narkozun etkisi bile geçmemisken odaya aldıklarında oda da Cem Yılmaz beni bekliyordu, sağ olsun. Haberi duyunca sabahın o saatinde kalkıp ziyarete gelmisti. İnternette onlarca video izlemişsinizdir, narkozdan ayılırken saçmalayan, komik hallere düşen insanlarını görmüşsünüzdür. Benim hiç öyle bir anım olamadı çünkü biz o saatte hala montajı konuşuyor, falanca kısmı nasıl yapacağız, orası öyle mi olacak diye iş güç konusmaya başlamıştık. O sırada odanın kapısı aralandı, kibar bir hemşire kafasını uzattı. En sıcak, en gülümseyen, en sevecen haliyle, “apandisitinizi görmek istemişsiniz, onu getirdik” dedi. “Apandisitimi mi görmek istemişim? Ben mi?” demeye kalmadan, kapı ardına kadar açıldı ve içeriye bizim gülümseyen hemşire ve beraberinde iki hemşire daha girdi. Daha doğrusu hücum etti… Birinin elinde bir kavanoz ve kavanozun içinde az evvel benden koparılıp alınan apandistim. Ben yatakta yatıyorum, narkozun etkisi hala geçmemis, karşımda hemşire triosu ve elinde kavanoz, kavanozun içinde benim apandistim. Tüm bu denklem içinde bir de olana bitene anlam vermeye çalışan, Cem Yılmaz… (devamı yorumlarda)
Bugün Zonguldak’ta işine aşık, yaptığı işe saygı duyan ve bilimsel yollarla topraksız tarım yapan bir meyve bahçesindeydik… @uniq.berry hepimizi çok heyecanlandırdı… Zonguldak’tan İngiltere’ye uzanan bir hayalin üç sene içinde nasıl gerçekleştiğini sahibinden dinledik. Fidesinden yaban mersinlerini topladık, topladığımızdan fazlasını da toplarken yedik üstelik:) size keşke buradan o lezzeti tarif edebilsem, onu yapamam belki ama en azından yolunuz düşerse son derece sıcakkanlı karşılanacağızın garantisi verebilirim…Ormana komşu, çevresinde ağır sanayinin olmadığı tertemiz, yemyeşil doğasıyla, Karadeniz’in hırçın rüzgarlarını yumuşatarak alan bir vadide en iri ve en lezzetli yaban mersinlerini yetiştirmek için ailecek çalışıyorlar. Bizi İbrahim karşıladı ama annesiyle ve babasıyla da tanışma şansımız oldu. Ekolojik ve bilimsel yöntemler kullanarak üretim yapıyorlar, “İyi tarım sözümüz!” Topshelf, çok büyük, lezzetli, sert meyvesi ile dikkat çekiyor. Bu çeşit, dik ve kolay budama alışkanlığı ile birçok yetiştiricinin favorisi haline gelmiştir. Çok büyük tane boyutu, hasat mevsiminin başından sonuna kadar tutarlı kalite ve meyve homojenliği ile bu çeşidin önemli bir özelliğidir. Meyve düz, iri ve bol çiçekli açık mavi rengi ile çok çekicidir. İkinci tür ise Valor’ün de meyveleri çok büyük ve bahçeyi ziyaret edenlerin favorisi. Bakmayın böyle anlattığıma ben de bugün öğrendim, meğer yirmiye yakın çeşidi varmış yaban mersininin… Ve en güzeli, bir meyvayı ilk üreticisinden almak, dalından koparmak, ona verilen sevgiyi, emeği görmek… Hiçbir şey kolay olmuyor, emek verilmeden, yaptığın iş ne olursa olsun tutkuyla yapmıyorsan ondan verim almak imkansız. Biz bugün işini tutkuyla yapan dahası bilgisini paylaşmayı seven bir üreticiyle tanıştık. Sizin için de buraya sayfasını bırakmak isterim, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim… Selamımı söyleyin. Eminim pişman olmayacaksınız! Bu arada bu tanışmaya vesile olan Tülin Papila’ya da çok teşekkür ederiz, bunca sene gelip giderim daha yeni yeni onunla keşfediyoruz pek çok köşesini Zonguldak’ın… @uniq.berry @ibrahimaldirakli #blueberry #bartın #yerelüreticiler #topraksıztarım
Bugün Zonguldak’ta işine aşık, yaptığı işe saygı duyan ve bilimsel yollarla topraksız tarım yapan bir meyve bahçesindeydik… @uniq.berry hepimizi çok heyecanlandırdı… Zonguldak’tan İngiltere’ye uzanan bir hayalin üç sene içinde nasıl gerçekleştiğini sahibinden dinledik. Fidesinden yaban mersinlerini topladık, topladığımızdan fazlasını da toplarken yedik üstelik:) size keşke buradan o lezzeti tarif edebilsem, onu yapamam belki ama en azından yolunuz düşerse son derece sıcakkanlı karşılanacağızın garantisi verebilirim…Ormana komşu, çevresinde ağır sanayinin olmadığı tertemiz, yemyeşil doğasıyla, Karadeniz’in hırçın rüzgarlarını yumuşatarak alan bir vadide en iri ve en lezzetli yaban mersinlerini yetiştirmek için ailecek çalışıyorlar. Bizi İbrahim karşıladı ama annesiyle ve babasıyla da tanışma şansımız oldu. Ekolojik ve bilimsel yöntemler kullanarak üretim yapıyorlar, “İyi tarım sözümüz!” Topshelf, çok büyük, lezzetli, sert meyvesi ile dikkat çekiyor. Bu çeşit, dik ve kolay budama alışkanlığı ile birçok yetiştiricinin favorisi haline gelmiştir. Çok büyük tane boyutu, hasat mevsiminin başından sonuna kadar tutarlı kalite ve meyve homojenliği ile bu çeşidin önemli bir özelliğidir. Meyve düz, iri ve bol çiçekli açık mavi rengi ile çok çekicidir. İkinci tür ise Valor’ün de meyveleri çok büyük ve bahçeyi ziyaret edenlerin favorisi. Bakmayın böyle anlattığıma ben de bugün öğrendim, meğer yirmiye yakın çeşidi varmış yaban mersininin… Ve en güzeli, bir meyvayı ilk üreticisinden almak, dalından koparmak, ona verilen sevgiyi, emeği görmek… Hiçbir şey kolay olmuyor, emek verilmeden, yaptığın iş ne olursa olsun tutkuyla yapmıyorsan ondan verim almak imkansız. Biz bugün işini tutkuyla yapan dahası bilgisini paylaşmayı seven bir üreticiyle tanıştık. Sizin için de buraya sayfasını bırakmak isterim, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim… Selamımı söyleyin. Eminim pişman olmayacaksınız! Bu arada bu tanışmaya vesile olan Tülin Papila’ya da çok teşekkür ederiz, bunca sene gelip giderim daha yeni yeni onunla keşfediyoruz pek çok köşesini Zonguldak’ın… @uniq.berry @ibrahimaldirakli #blueberry #bartın #yerelüreticiler #topraksıztarım
Bugün Zonguldak’ta işine aşık, yaptığı işe saygı duyan ve bilimsel yollarla topraksız tarım yapan bir meyve bahçesindeydik… @uniq.berry hepimizi çok heyecanlandırdı… Zonguldak’tan İngiltere’ye uzanan bir hayalin üç sene içinde nasıl gerçekleştiğini sahibinden dinledik. Fidesinden yaban mersinlerini topladık, topladığımızdan fazlasını da toplarken yedik üstelik:) size keşke buradan o lezzeti tarif edebilsem, onu yapamam belki ama en azından yolunuz düşerse son derece sıcakkanlı karşılanacağızın garantisi verebilirim…Ormana komşu, çevresinde ağır sanayinin olmadığı tertemiz, yemyeşil doğasıyla, Karadeniz’in hırçın rüzgarlarını yumuşatarak alan bir vadide en iri ve en lezzetli yaban mersinlerini yetiştirmek için ailecek çalışıyorlar. Bizi İbrahim karşıladı ama annesiyle ve babasıyla da tanışma şansımız oldu. Ekolojik ve bilimsel yöntemler kullanarak üretim yapıyorlar, “İyi tarım sözümüz!” Topshelf, çok büyük, lezzetli, sert meyvesi ile dikkat çekiyor. Bu çeşit, dik ve kolay budama alışkanlığı ile birçok yetiştiricinin favorisi haline gelmiştir. Çok büyük tane boyutu, hasat mevsiminin başından sonuna kadar tutarlı kalite ve meyve homojenliği ile bu çeşidin önemli bir özelliğidir. Meyve düz, iri ve bol çiçekli açık mavi rengi ile çok çekicidir. İkinci tür ise Valor’ün de meyveleri çok büyük ve bahçeyi ziyaret edenlerin favorisi. Bakmayın böyle anlattığıma ben de bugün öğrendim, meğer yirmiye yakın çeşidi varmış yaban mersininin… Ve en güzeli, bir meyvayı ilk üreticisinden almak, dalından koparmak, ona verilen sevgiyi, emeği görmek… Hiçbir şey kolay olmuyor, emek verilmeden, yaptığın iş ne olursa olsun tutkuyla yapmıyorsan ondan verim almak imkansız. Biz bugün işini tutkuyla yapan dahası bilgisini paylaşmayı seven bir üreticiyle tanıştık. Sizin için de buraya sayfasını bırakmak isterim, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim… Selamımı söyleyin. Eminim pişman olmayacaksınız! Bu arada bu tanışmaya vesile olan Tülin Papila’ya da çok teşekkür ederiz, bunca sene gelip giderim daha yeni yeni onunla keşfediyoruz pek çok köşesini Zonguldak’ın… @uniq.berry @ibrahimaldirakli #blueberry #bartın #yerelüreticiler #topraksıztarım
Bugün Zonguldak’ta işine aşık, yaptığı işe saygı duyan ve bilimsel yollarla topraksız tarım yapan bir meyve bahçesindeydik… @uniq.berry hepimizi çok heyecanlandırdı… Zonguldak’tan İngiltere’ye uzanan bir hayalin üç sene içinde nasıl gerçekleştiğini sahibinden dinledik. Fidesinden yaban mersinlerini topladık, topladığımızdan fazlasını da toplarken yedik üstelik:) size keşke buradan o lezzeti tarif edebilsem, onu yapamam belki ama en azından yolunuz düşerse son derece sıcakkanlı karşılanacağızın garantisi verebilirim…Ormana komşu, çevresinde ağır sanayinin olmadığı tertemiz, yemyeşil doğasıyla, Karadeniz’in hırçın rüzgarlarını yumuşatarak alan bir vadide en iri ve en lezzetli yaban mersinlerini yetiştirmek için ailecek çalışıyorlar. Bizi İbrahim karşıladı ama annesiyle ve babasıyla da tanışma şansımız oldu. Ekolojik ve bilimsel yöntemler kullanarak üretim yapıyorlar, “İyi tarım sözümüz!” Topshelf, çok büyük, lezzetli, sert meyvesi ile dikkat çekiyor. Bu çeşit, dik ve kolay budama alışkanlığı ile birçok yetiştiricinin favorisi haline gelmiştir. Çok büyük tane boyutu, hasat mevsiminin başından sonuna kadar tutarlı kalite ve meyve homojenliği ile bu çeşidin önemli bir özelliğidir. Meyve düz, iri ve bol çiçekli açık mavi rengi ile çok çekicidir. İkinci tür ise Valor’ün de meyveleri çok büyük ve bahçeyi ziyaret edenlerin favorisi. Bakmayın böyle anlattığıma ben de bugün öğrendim, meğer yirmiye yakın çeşidi varmış yaban mersininin… Ve en güzeli, bir meyvayı ilk üreticisinden almak, dalından koparmak, ona verilen sevgiyi, emeği görmek… Hiçbir şey kolay olmuyor, emek verilmeden, yaptığın iş ne olursa olsun tutkuyla yapmıyorsan ondan verim almak imkansız. Biz bugün işini tutkuyla yapan dahası bilgisini paylaşmayı seven bir üreticiyle tanıştık. Sizin için de buraya sayfasını bırakmak isterim, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim… Selamımı söyleyin. Eminim pişman olmayacaksınız! Bu arada bu tanışmaya vesile olan Tülin Papila’ya da çok teşekkür ederiz, bunca sene gelip giderim daha yeni yeni onunla keşfediyoruz pek çok köşesini Zonguldak’ın… @uniq.berry @ibrahimaldirakli #blueberry #bartın #yerelüreticiler #topraksıztarım
Bugün Zonguldak’ta işine aşık, yaptığı işe saygı duyan ve bilimsel yollarla topraksız tarım yapan bir meyve bahçesindeydik… @uniq.berry hepimizi çok heyecanlandırdı… Zonguldak’tan İngiltere’ye uzanan bir hayalin üç sene içinde nasıl gerçekleştiğini sahibinden dinledik. Fidesinden yaban mersinlerini topladık, topladığımızdan fazlasını da toplarken yedik üstelik:) size keşke buradan o lezzeti tarif edebilsem, onu yapamam belki ama en azından yolunuz düşerse son derece sıcakkanlı karşılanacağızın garantisi verebilirim…Ormana komşu, çevresinde ağır sanayinin olmadığı tertemiz, yemyeşil doğasıyla, Karadeniz’in hırçın rüzgarlarını yumuşatarak alan bir vadide en iri ve en lezzetli yaban mersinlerini yetiştirmek için ailecek çalışıyorlar. Bizi İbrahim karşıladı ama annesiyle ve babasıyla da tanışma şansımız oldu. Ekolojik ve bilimsel yöntemler kullanarak üretim yapıyorlar, “İyi tarım sözümüz!” Topshelf, çok büyük, lezzetli, sert meyvesi ile dikkat çekiyor. Bu çeşit, dik ve kolay budama alışkanlığı ile birçok yetiştiricinin favorisi haline gelmiştir. Çok büyük tane boyutu, hasat mevsiminin başından sonuna kadar tutarlı kalite ve meyve homojenliği ile bu çeşidin önemli bir özelliğidir. Meyve düz, iri ve bol çiçekli açık mavi rengi ile çok çekicidir. İkinci tür ise Valor’ün de meyveleri çok büyük ve bahçeyi ziyaret edenlerin favorisi. Bakmayın böyle anlattığıma ben de bugün öğrendim, meğer yirmiye yakın çeşidi varmış yaban mersininin… Ve en güzeli, bir meyvayı ilk üreticisinden almak, dalından koparmak, ona verilen sevgiyi, emeği görmek… Hiçbir şey kolay olmuyor, emek verilmeden, yaptığın iş ne olursa olsun tutkuyla yapmıyorsan ondan verim almak imkansız. Biz bugün işini tutkuyla yapan dahası bilgisini paylaşmayı seven bir üreticiyle tanıştık. Sizin için de buraya sayfasını bırakmak isterim, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim… Selamımı söyleyin. Eminim pişman olmayacaksınız! Bu arada bu tanışmaya vesile olan Tülin Papila’ya da çok teşekkür ederiz, bunca sene gelip giderim daha yeni yeni onunla keşfediyoruz pek çok köşesini Zonguldak’ın… @uniq.berry @ibrahimaldirakli #blueberry #bartın #yerelüreticiler #topraksıztarım
Bugün Zonguldak’ta işine aşık, yaptığı işe saygı duyan ve bilimsel yollarla topraksız tarım yapan bir meyve bahçesindeydik… @uniq.berry hepimizi çok heyecanlandırdı… Zonguldak’tan İngiltere’ye uzanan bir hayalin üç sene içinde nasıl gerçekleştiğini sahibinden dinledik. Fidesinden yaban mersinlerini topladık, topladığımızdan fazlasını da toplarken yedik üstelik:) size keşke buradan o lezzeti tarif edebilsem, onu yapamam belki ama en azından yolunuz düşerse son derece sıcakkanlı karşılanacağızın garantisi verebilirim…Ormana komşu, çevresinde ağır sanayinin olmadığı tertemiz, yemyeşil doğasıyla, Karadeniz’in hırçın rüzgarlarını yumuşatarak alan bir vadide en iri ve en lezzetli yaban mersinlerini yetiştirmek için ailecek çalışıyorlar. Bizi İbrahim karşıladı ama annesiyle ve babasıyla da tanışma şansımız oldu. Ekolojik ve bilimsel yöntemler kullanarak üretim yapıyorlar, “İyi tarım sözümüz!” Topshelf, çok büyük, lezzetli, sert meyvesi ile dikkat çekiyor. Bu çeşit, dik ve kolay budama alışkanlığı ile birçok yetiştiricinin favorisi haline gelmiştir. Çok büyük tane boyutu, hasat mevsiminin başından sonuna kadar tutarlı kalite ve meyve homojenliği ile bu çeşidin önemli bir özelliğidir. Meyve düz, iri ve bol çiçekli açık mavi rengi ile çok çekicidir. İkinci tür ise Valor’ün de meyveleri çok büyük ve bahçeyi ziyaret edenlerin favorisi. Bakmayın böyle anlattığıma ben de bugün öğrendim, meğer yirmiye yakın çeşidi varmış yaban mersininin… Ve en güzeli, bir meyvayı ilk üreticisinden almak, dalından koparmak, ona verilen sevgiyi, emeği görmek… Hiçbir şey kolay olmuyor, emek verilmeden, yaptığın iş ne olursa olsun tutkuyla yapmıyorsan ondan verim almak imkansız. Biz bugün işini tutkuyla yapan dahası bilgisini paylaşmayı seven bir üreticiyle tanıştık. Sizin için de buraya sayfasını bırakmak isterim, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim… Selamımı söyleyin. Eminim pişman olmayacaksınız! Bu arada bu tanışmaya vesile olan Tülin Papila’ya da çok teşekkür ederiz, bunca sene gelip giderim daha yeni yeni onunla keşfediyoruz pek çok köşesini Zonguldak’ın… @uniq.berry @ibrahimaldirakli #blueberry #bartın #yerelüreticiler #topraksıztarım
Bugün Zonguldak’ta işine aşık, yaptığı işe saygı duyan ve bilimsel yollarla topraksız tarım yapan bir meyve bahçesindeydik… @uniq.berry hepimizi çok heyecanlandırdı… Zonguldak’tan İngiltere’ye uzanan bir hayalin üç sene içinde nasıl gerçekleştiğini sahibinden dinledik. Fidesinden yaban mersinlerini topladık, topladığımızdan fazlasını da toplarken yedik üstelik:) size keşke buradan o lezzeti tarif edebilsem, onu yapamam belki ama en azından yolunuz düşerse son derece sıcakkanlı karşılanacağızın garantisi verebilirim…Ormana komşu, çevresinde ağır sanayinin olmadığı tertemiz, yemyeşil doğasıyla, Karadeniz’in hırçın rüzgarlarını yumuşatarak alan bir vadide en iri ve en lezzetli yaban mersinlerini yetiştirmek için ailecek çalışıyorlar. Bizi İbrahim karşıladı ama annesiyle ve babasıyla da tanışma şansımız oldu. Ekolojik ve bilimsel yöntemler kullanarak üretim yapıyorlar, “İyi tarım sözümüz!” Topshelf, çok büyük, lezzetli, sert meyvesi ile dikkat çekiyor. Bu çeşit, dik ve kolay budama alışkanlığı ile birçok yetiştiricinin favorisi haline gelmiştir. Çok büyük tane boyutu, hasat mevsiminin başından sonuna kadar tutarlı kalite ve meyve homojenliği ile bu çeşidin önemli bir özelliğidir. Meyve düz, iri ve bol çiçekli açık mavi rengi ile çok çekicidir. İkinci tür ise Valor’ün de meyveleri çok büyük ve bahçeyi ziyaret edenlerin favorisi. Bakmayın böyle anlattığıma ben de bugün öğrendim, meğer yirmiye yakın çeşidi varmış yaban mersininin… Ve en güzeli, bir meyvayı ilk üreticisinden almak, dalından koparmak, ona verilen sevgiyi, emeği görmek… Hiçbir şey kolay olmuyor, emek verilmeden, yaptığın iş ne olursa olsun tutkuyla yapmıyorsan ondan verim almak imkansız. Biz bugün işini tutkuyla yapan dahası bilgisini paylaşmayı seven bir üreticiyle tanıştık. Sizin için de buraya sayfasını bırakmak isterim, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim… Selamımı söyleyin. Eminim pişman olmayacaksınız! Bu arada bu tanışmaya vesile olan Tülin Papila’ya da çok teşekkür ederiz, bunca sene gelip giderim daha yeni yeni onunla keşfediyoruz pek çok köşesini Zonguldak’ın… @uniq.berry @ibrahimaldirakli #blueberry #bartın #yerelüreticiler #topraksıztarım
Bugün Zonguldak’ta işine aşık, yaptığı işe saygı duyan ve bilimsel yollarla topraksız tarım yapan bir meyve bahçesindeydik… @uniq.berry hepimizi çok heyecanlandırdı… Zonguldak’tan İngiltere’ye uzanan bir hayalin üç sene içinde nasıl gerçekleştiğini sahibinden dinledik. Fidesinden yaban mersinlerini topladık, topladığımızdan fazlasını da toplarken yedik üstelik:) size keşke buradan o lezzeti tarif edebilsem, onu yapamam belki ama en azından yolunuz düşerse son derece sıcakkanlı karşılanacağızın garantisi verebilirim…Ormana komşu, çevresinde ağır sanayinin olmadığı tertemiz, yemyeşil doğasıyla, Karadeniz’in hırçın rüzgarlarını yumuşatarak alan bir vadide en iri ve en lezzetli yaban mersinlerini yetiştirmek için ailecek çalışıyorlar. Bizi İbrahim karşıladı ama annesiyle ve babasıyla da tanışma şansımız oldu. Ekolojik ve bilimsel yöntemler kullanarak üretim yapıyorlar, “İyi tarım sözümüz!” Topshelf, çok büyük, lezzetli, sert meyvesi ile dikkat çekiyor. Bu çeşit, dik ve kolay budama alışkanlığı ile birçok yetiştiricinin favorisi haline gelmiştir. Çok büyük tane boyutu, hasat mevsiminin başından sonuna kadar tutarlı kalite ve meyve homojenliği ile bu çeşidin önemli bir özelliğidir. Meyve düz, iri ve bol çiçekli açık mavi rengi ile çok çekicidir. İkinci tür ise Valor’ün de meyveleri çok büyük ve bahçeyi ziyaret edenlerin favorisi. Bakmayın böyle anlattığıma ben de bugün öğrendim, meğer yirmiye yakın çeşidi varmış yaban mersininin… Ve en güzeli, bir meyvayı ilk üreticisinden almak, dalından koparmak, ona verilen sevgiyi, emeği görmek… Hiçbir şey kolay olmuyor, emek verilmeden, yaptığın iş ne olursa olsun tutkuyla yapmıyorsan ondan verim almak imkansız. Biz bugün işini tutkuyla yapan dahası bilgisini paylaşmayı seven bir üreticiyle tanıştık. Sizin için de buraya sayfasını bırakmak isterim, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim… Selamımı söyleyin. Eminim pişman olmayacaksınız! Bu arada bu tanışmaya vesile olan Tülin Papila’ya da çok teşekkür ederiz, bunca sene gelip giderim daha yeni yeni onunla keşfediyoruz pek çok köşesini Zonguldak’ın… @uniq.berry @ibrahimaldirakli #blueberry #bartın #yerelüreticiler #topraksıztarım
Bugün Zonguldak’ta işine aşık, yaptığı işe saygı duyan ve bilimsel yollarla topraksız tarım yapan bir meyve bahçesindeydik… @uniq.berry hepimizi çok heyecanlandırdı… Zonguldak’tan İngiltere’ye uzanan bir hayalin üç sene içinde nasıl gerçekleştiğini sahibinden dinledik. Fidesinden yaban mersinlerini topladık, topladığımızdan fazlasını da toplarken yedik üstelik:) size keşke buradan o lezzeti tarif edebilsem, onu yapamam belki ama en azından yolunuz düşerse son derece sıcakkanlı karşılanacağızın garantisi verebilirim…Ormana komşu, çevresinde ağır sanayinin olmadığı tertemiz, yemyeşil doğasıyla, Karadeniz’in hırçın rüzgarlarını yumuşatarak alan bir vadide en iri ve en lezzetli yaban mersinlerini yetiştirmek için ailecek çalışıyorlar. Bizi İbrahim karşıladı ama annesiyle ve babasıyla da tanışma şansımız oldu. Ekolojik ve bilimsel yöntemler kullanarak üretim yapıyorlar, “İyi tarım sözümüz!” Topshelf, çok büyük, lezzetli, sert meyvesi ile dikkat çekiyor. Bu çeşit, dik ve kolay budama alışkanlığı ile birçok yetiştiricinin favorisi haline gelmiştir. Çok büyük tane boyutu, hasat mevsiminin başından sonuna kadar tutarlı kalite ve meyve homojenliği ile bu çeşidin önemli bir özelliğidir. Meyve düz, iri ve bol çiçekli açık mavi rengi ile çok çekicidir. İkinci tür ise Valor’ün de meyveleri çok büyük ve bahçeyi ziyaret edenlerin favorisi. Bakmayın böyle anlattığıma ben de bugün öğrendim, meğer yirmiye yakın çeşidi varmış yaban mersininin… Ve en güzeli, bir meyvayı ilk üreticisinden almak, dalından koparmak, ona verilen sevgiyi, emeği görmek… Hiçbir şey kolay olmuyor, emek verilmeden, yaptığın iş ne olursa olsun tutkuyla yapmıyorsan ondan verim almak imkansız. Biz bugün işini tutkuyla yapan dahası bilgisini paylaşmayı seven bir üreticiyle tanıştık. Sizin için de buraya sayfasını bırakmak isterim, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim… Selamımı söyleyin. Eminim pişman olmayacaksınız! Bu arada bu tanışmaya vesile olan Tülin Papila’ya da çok teşekkür ederiz, bunca sene gelip giderim daha yeni yeni onunla keşfediyoruz pek çok köşesini Zonguldak’ın… @uniq.berry @ibrahimaldirakli #blueberry #bartın #yerelüreticiler #topraksıztarım
Bugün Zonguldak’ta işine aşık, yaptığı işe saygı duyan ve bilimsel yollarla topraksız tarım yapan bir meyve bahçesindeydik… @uniq.berry hepimizi çok heyecanlandırdı… Zonguldak’tan İngiltere’ye uzanan bir hayalin üç sene içinde nasıl gerçekleştiğini sahibinden dinledik. Fidesinden yaban mersinlerini topladık, topladığımızdan fazlasını da toplarken yedik üstelik:) size keşke buradan o lezzeti tarif edebilsem, onu yapamam belki ama en azından yolunuz düşerse son derece sıcakkanlı karşılanacağızın garantisi verebilirim…Ormana komşu, çevresinde ağır sanayinin olmadığı tertemiz, yemyeşil doğasıyla, Karadeniz’in hırçın rüzgarlarını yumuşatarak alan bir vadide en iri ve en lezzetli yaban mersinlerini yetiştirmek için ailecek çalışıyorlar. Bizi İbrahim karşıladı ama annesiyle ve babasıyla da tanışma şansımız oldu. Ekolojik ve bilimsel yöntemler kullanarak üretim yapıyorlar, “İyi tarım sözümüz!” Topshelf, çok büyük, lezzetli, sert meyvesi ile dikkat çekiyor. Bu çeşit, dik ve kolay budama alışkanlığı ile birçok yetiştiricinin favorisi haline gelmiştir. Çok büyük tane boyutu, hasat mevsiminin başından sonuna kadar tutarlı kalite ve meyve homojenliği ile bu çeşidin önemli bir özelliğidir. Meyve düz, iri ve bol çiçekli açık mavi rengi ile çok çekicidir. İkinci tür ise Valor’ün de meyveleri çok büyük ve bahçeyi ziyaret edenlerin favorisi. Bakmayın böyle anlattığıma ben de bugün öğrendim, meğer yirmiye yakın çeşidi varmış yaban mersininin… Ve en güzeli, bir meyvayı ilk üreticisinden almak, dalından koparmak, ona verilen sevgiyi, emeği görmek… Hiçbir şey kolay olmuyor, emek verilmeden, yaptığın iş ne olursa olsun tutkuyla yapmıyorsan ondan verim almak imkansız. Biz bugün işini tutkuyla yapan dahası bilgisini paylaşmayı seven bir üreticiyle tanıştık. Sizin için de buraya sayfasını bırakmak isterim, yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim… Selamımı söyleyin. Eminim pişman olmayacaksınız! Bu arada bu tanışmaya vesile olan Tülin Papila’ya da çok teşekkür ederiz, bunca sene gelip giderim daha yeni yeni onunla keşfediyoruz pek çok köşesini Zonguldak’ın… @uniq.berry @ibrahimaldirakli #blueberry #bartın #yerelüreticiler #topraksıztarım
Bir köşede dursun bunlar da… Bu arada netflix açanlar parmak kaldırsın bakimmm. Malum Lohusa netflix’te:)
İlk dönemin ortasına geldik, ama ikinci dönem için bi sınıf daha mı açsak dedik ve kayıtlar başladı… Bu sözü de geçenlerde bir kitapta okumuştum, üzerine düşününce çok doğru geldi. Aslında hepimiz günlük hayatta ister istemez binbir rol oynuyoruz. O zaman kimse alınmasın ama oyunculuk öyle çokta zor değil, yeter ki tutkuyla bağlan ve çok çalışmaya hazır ol! Tamam tamam hemen saldırmayın… Niye böyle dediğimi zaten workshopta anlatıyorum, size de bir ara anlatırım. Şimdiden hepinize iyi bayramlar… @odistudio @organicfilm @mervekuzeyli
Fotoğrafta gizli beni bul…
Ve “Oyuncu Yönetmen Atölyesi’nde” ikinci haftamızı tamamladık. Güldük, eğlendik, az biraz dedikodu yaptık. Notlarımızı aldık, ödevlerimizi verdik. Birbirimizi daha iyi anlamaya, tanımaya başladık. En azından artık biliyoruz, yönetmen öcü değildir:) o da insan… Ayrıca her insan gibi çocukluğumuzdan getirdiğimiz tortularımız oyuncu olduğumuzda karşımıza çıkıyor. Kimi zaman bize engel oluyor. Bunları aşmak için ne yapmamız lazım biraz buraları deştik. Keyfimiz yerinde anlayacağınız… @odistudio @organicfilm @mervekuzeyli
Hatırladıkça kendi kendine güldüğü, uzun yıllar daha güleceği hikayeleri bari anlatayım da herbirlikte gülelim demiş Gülse Birsel. İyi de yapmış, kitabın adı her ne kadar beni gözünüzde büyütmeyin olsa bile, o yazdıklarıyla yaptıklarıyla her geçen gün büyümeye devam ediyor. Kitabı karıştırırken dönüp kendime baktım da, hepimiz gülünecek çok şey biriktiriyoruz hayatta, arada paylaşmakta fayda var gerçekten… Neş’e de bulaşıcı, kahkaha da. Daha çok güldüğümüz günlere kavuşmak dileğiyle…O zaman bende aklıma gelen bir anıyı iliştireyim şuraya, Gülse kadar komik olmayacak tabii ki yazdığım ama en azından okuyunca onun değerini anlarsınız:) kötü yazar iyi yazar farkı net çıkar ortaya:))) beni gözünüzde hiç büyütmeyin diye…. @gulsebir #benigözünüzdebüyütmeyin
Hatırladıkça kendi kendine güldüğü, uzun yıllar daha güleceği hikayeleri bari anlatayım da herbirlikte gülelim demiş Gülse Birsel. İyi de yapmış, kitabın adı her ne kadar beni gözünüzde büyütmeyin olsa bile, o yazdıklarıyla yaptıklarıyla her geçen gün büyümeye devam ediyor. Kitabı karıştırırken dönüp kendime baktım da, hepimiz gülünecek çok şey biriktiriyoruz hayatta, arada paylaşmakta fayda var gerçekten… Neş’e de bulaşıcı, kahkaha da. Daha çok güldüğümüz günlere kavuşmak dileğiyle…O zaman bende aklıma gelen bir anıyı iliştireyim şuraya, Gülse kadar komik olmayacak tabii ki yazdığım ama en azından okuyunca onun değerini anlarsınız:) kötü yazar iyi yazar farkı net çıkar ortaya:))) beni gözünüzde hiç büyütmeyin diye…. @gulsebir #benigözünüzdebüyütmeyin
Hatırladıkça kendi kendine güldüğü, uzun yıllar daha güleceği hikayeleri bari anlatayım da herbirlikte gülelim demiş Gülse Birsel. İyi de yapmış, kitabın adı her ne kadar beni gözünüzde büyütmeyin olsa bile, o yazdıklarıyla yaptıklarıyla her geçen gün büyümeye devam ediyor. Kitabı karıştırırken dönüp kendime baktım da, hepimiz gülünecek çok şey biriktiriyoruz hayatta, arada paylaşmakta fayda var gerçekten… Neş’e de bulaşıcı, kahkaha da. Daha çok güldüğümüz günlere kavuşmak dileğiyle…O zaman bende aklıma gelen bir anıyı iliştireyim şuraya, Gülse kadar komik olmayacak tabii ki yazdığım ama en azından okuyunca onun değerini anlarsınız:) kötü yazar iyi yazar farkı net çıkar ortaya:))) beni gözünüzde hiç büyütmeyin diye…. @gulsebir #benigözünüzdebüyütmeyin