GNÇ’nin efsane kampanyası geri dönüyor! 30.yılında Turkcell’in sürprizleri devam ediyor… Sanırım son yıllarda kendi adıma en çok sevindiğim kampanyalardan biri de bu oldu. Neden derseniz işin ucunda sinema ve gençler var. Son yıllarda sinema salonlarındaki kan kaybına biraz olsun can getirecek olan bu efsane kampanya için teşekkürler Turkcell… Ama bi teşekkür de haliyle yine keyifle çalıştığımız Kerem Bürsin’e ve yapımda yönetimde emeği geçen tüm dostlara gelsin:) yazanından çekenine, ışıktan, kostüme, rejiden sanat ekibine herkesin emeklerine sağlık:) bu arada evet haklısınız koroda efsane, Üsküdar Musiki Cemiyetine’de bir alkış bizden…Pidelerde gerçek:) @turkcell @gnc @thebursin @rafineriajans @organicfilm @cngzhn @teginpolat @gunfer @cihanakkose @iremdurdil_ @mervekuzeyli @sanemadilecelik @nesskuss @firatlitasozbir @baran1cetin @kaplanadam @emreonocak @cavi_ishak @acelyaulkumen @tutiiiz @hakanpamukcu @istanbulpostproduction #üsküdarmusikicemiyeti
Ve dört haftalık bir maceranın sonuna geldik, pek çok yeni oyuncu arkadaşım oldu. Bunca sene edindiğim tecrübeleri, bildiklerimi, öğrendiklerimi gözden geçirdim. Arada insan kendini tazelemeli, bir de sanırım en güzeli bilgi paylaştıkça çoğalıyor. Benim adıma verimli bir atölye çalışması oldu. Umarım katılan tüm dostlar içinde aynı derece de verimli geçmiştir. Birlikte oyunculuk üzerine kafa yorduk, yönetmen oyuncu ilişkisi üzerine düşündük. Kendimizi nasıl ifade edeceğimize, doğru ve iki taraf içinde besleyici bir çalışma ortamını nasıl kurabileceğimize baktık… Umarım atölye sırasında tanıştığım dostlarla yollarımız en kısa sürede bir kez daha kesişir. Bu kez onlar kamera önünde ben ise monitör başında olurum umarım, o gün gelene değin hepsine sizlerin vasıtasıyla buradan çok sevgilerimi gönderiyorum. Sürç-i lisan ettiysek affola… @odistudio @mervekuzeyli Şimdi beni uğraştırmayın bu postu gören kendini etiketlesin şayet bu karedeyse:) ayrıca bir teşekkürde son derste bizleri yalnız bırakmayan oyuncu arkadaşlarıma gelsin. Sevgili Hazal ve Onur tecrübeleriyle bize ışık oldular. Ben dilim döndüğünce işin yönetmen tarafını anlatırken onlar da oyuncu tarafından işin nasıl gözüktüğünü açık yüreklilikle masaya koydular. Samimiyetleri içinde çok teşekkürler….
Ve dört haftalık bir maceranın sonuna geldik, pek çok yeni oyuncu arkadaşım oldu. Bunca sene edindiğim tecrübeleri, bildiklerimi, öğrendiklerimi gözden geçirdim. Arada insan kendini tazelemeli, bir de sanırım en güzeli bilgi paylaştıkça çoğalıyor. Benim adıma verimli bir atölye çalışması oldu. Umarım katılan tüm dostlar içinde aynı derece de verimli geçmiştir. Birlikte oyunculuk üzerine kafa yorduk, yönetmen oyuncu ilişkisi üzerine düşündük. Kendimizi nasıl ifade edeceğimize, doğru ve iki taraf içinde besleyici bir çalışma ortamını nasıl kurabileceğimize baktık… Umarım atölye sırasında tanıştığım dostlarla yollarımız en kısa sürede bir kez daha kesişir. Bu kez onlar kamera önünde ben ise monitör başında olurum umarım, o gün gelene değin hepsine sizlerin vasıtasıyla buradan çok sevgilerimi gönderiyorum. Sürç-i lisan ettiysek affola… @odistudio @mervekuzeyli Şimdi beni uğraştırmayın bu postu gören kendini etiketlesin şayet bu karedeyse:) ayrıca bir teşekkürde son derste bizleri yalnız bırakmayan oyuncu arkadaşlarıma gelsin. Sevgili Hazal ve Onur tecrübeleriyle bize ışık oldular. Ben dilim döndüğünce işin yönetmen tarafını anlatırken onlar da oyuncu tarafından işin nasıl gözüktüğünü açık yüreklilikle masaya koydular. Samimiyetleri içinde çok teşekkürler….
Ve dört haftalık bir maceranın sonuna geldik, pek çok yeni oyuncu arkadaşım oldu. Bunca sene edindiğim tecrübeleri, bildiklerimi, öğrendiklerimi gözden geçirdim. Arada insan kendini tazelemeli, bir de sanırım en güzeli bilgi paylaştıkça çoğalıyor. Benim adıma verimli bir atölye çalışması oldu. Umarım katılan tüm dostlar içinde aynı derece de verimli geçmiştir. Birlikte oyunculuk üzerine kafa yorduk, yönetmen oyuncu ilişkisi üzerine düşündük. Kendimizi nasıl ifade edeceğimize, doğru ve iki taraf içinde besleyici bir çalışma ortamını nasıl kurabileceğimize baktık… Umarım atölye sırasında tanıştığım dostlarla yollarımız en kısa sürede bir kez daha kesişir. Bu kez onlar kamera önünde ben ise monitör başında olurum umarım, o gün gelene değin hepsine sizlerin vasıtasıyla buradan çok sevgilerimi gönderiyorum. Sürç-i lisan ettiysek affola… @odistudio @mervekuzeyli Şimdi beni uğraştırmayın bu postu gören kendini etiketlesin şayet bu karedeyse:) ayrıca bir teşekkürde son derste bizleri yalnız bırakmayan oyuncu arkadaşlarıma gelsin. Sevgili Hazal ve Onur tecrübeleriyle bize ışık oldular. Ben dilim döndüğünce işin yönetmen tarafını anlatırken onlar da oyuncu tarafından işin nasıl gözüktüğünü açık yüreklilikle masaya koydular. Samimiyetleri içinde çok teşekkürler….
Bir köşede dursun istedim. Türkiye’ye sayısız başarılar getirmiş bir takımın Amerika’ya turnuva öncesi uçuşu sırasında yaptıkları bir paylaşım açıkçası içimi parçaladı. Neden derseniz, çoğunun boyu 1.90 üzeri, uçuş saati olarak neredeyse en uzak mesafe yaklaşık 12 saat… Ve bu takım bizi temsil etmek üzere katılıyor turnuvaya! Biz ne yapıyoruz, ekonomi sınıfında uçuruyoruz! Bir ülkenin sporuna, kadın sporcularına, defalarca başarılar almış ve Ay-yıldızlı bayrağı göndere çektirip, milli marşımızı yedi millete dinletmiş bir takıma bunu layık gören her kimse umarım turnuva sonunda muhtemelen şampiyonlukla dönecek bu takımı, yaptığından utanır da en önde kutlamaya koşmaz! Ayıp @turkishairlines’ın ise onu, bu ayıp @gencliksporbak’nın ise onları, bu ayıp @tvforgtr’nun ise onu kınıyorum! Herkes payına düşeni alsın, her şeye rağmen millilerimiz de kupayı alsın gelsin! Çünkü sizler her güzel şeyi bozduğunuz gibi, sorumsuzluğunuzla, umursamazlığınızla bazı şeyleri de bozamayın istiyorum artık! Biraz da yüzümüz gülsün, biraz da birileri adına utanmayalım istiyorum artık! @ebrarkarakurt18 @edaerdem14 #kadınmillivoleyboltakımı
Kimi oyuncuları izlerken garip bir his olur insanın içinde, bu iş o kadar da zor değil galiba dersiniz. O kadar gerçek, o kadar gayretsiz, o kadar samimi geçer ki enerjileri adeta kolay gözükür her şey… Hiçbir şey kurmaca gibi değildir, çok gerçektir. Hiçbir şey yapmıyorlardır extra adeta, zaten onlar öyleymiş gibi gelir. Ve bir oyuncu için en zor olan, seyirci için izlemesi en keyifli olan ve bir yönetmen için çalışması en kolay olan işte bu oyunculardır. Bugün tam da böyle iki oyuncu “arkadaşım” bizlerleydi. Kırmadılar ve genç oyuncu dostlarla sohbete geldiler. Buradan herkesin huzurunda bir kez daha teşekkür etmiş olayım onlara, @_helinkandemir ve @yagizcankonyali iyi ki yollarımız kesişmiş, umarım başka projelerde defalarca bir araya geliriz. Çünkü yönetmen olarak bu işi yapma sebebimsiniz. Sizlerle yönetmen koltuğu çok daha rahat:) ve bugün @odistudio ile gerçekleştirdiğimiz bir atölyenin daha sonuna geldik. Umarım bir gün atölyeye katılan tüm oyuncu arkadaşlarımla yollarımız bir yerde, bir sette kesişir ve birlikte oyunlar oynarız… o zamana değin “paydosssss” unutmayın bu işin bir kuralı, tek bir yolu yok. Önemli olan kendin olabilmek ve bunca gürültü arasında kendi iç sesini duyabilmek… Hepinizin yolu açık olsun. Bu arada fotoğrafı çeken Yağız bence telefonu ters tutuyor, yoksa üçümüzde yanlış yere bakıyor olabilir miyiz ya:))) ayrıca tamam azıcık FaceApp yaptım kendime iki genç oyuncunun yanında, olur o kadar:) @enisarikan hep yapıyor ne var…. ( konu nasıl sana geldi bilmiyorum )
Bir köşede dursun bunlar da… Bu arada netflix açanlar parmak kaldırsın bakimmm. Malum Lohusa netflix’te:)
Bir köşede dursun bunlar da… Bu arada netflix açanlar parmak kaldırsın bakimmm. Malum Lohusa netflix’te:)
Zaman hızla akıp gidiyor, bu delikanlı Bozcaada’ya ilk geldiğinde yedi yaşlarındaydı şimdi boyu neredeyse boyuma erecek… Dün Vahit’in yerinde birlikteydik, ama buralara yakında kendi arkadaşlarıyla gelmeye de başlar. O zamana değin bu fotoğraf dursun burada….
Önce sinemada milyonlarla buluşup, sizlerden gelen sevgi dolu yorumları okumak. Eksiklerimizi de görüp bu daha iyisini yapmak için duyduğumuz heyecana şimdi de Netflix’de tüm dünyada İngilizce konuşmayan ülkeler arasında izlenme oranlarına göre ilk ona girmiş olmanın heyecanı eklendi. Lohusa sessiz sessiz yolculuğuna devam ediyor, dünyanın bir ucunda birileri açıp izliyor. Belli ki kendinden bir şey buluyor, anlıyor. Paylaşıyor. Dünya gittikçe küçülüyor… Teşekkürler @nulookofficial @gupseo @onur.gurcay @painofkermit @esrarusann @fotocell @burakkan1
Şampiyonluk öncesi… Totem niyetine:) olur mu, olur? Olmazsa silerim, şampiyonu tebrik ederim… Hangi takımı tuttuğum bende kalsın, gerçek şampiyon belli zaten… Dostluk kazansın:)
Atölye çalışmamız bir yandan devam ederken gelen ilgi üzerine Temmuz ayı içinde ikinci bir sınıf mı oluştursak dedik ve yeni dönem kayıtlarına başladık. Öncelikle ilginize çok teşekkür ederim. Açıkçası bu çalışma benim içinde öğretici oluyor, karşılıklı beslendiğimiz bir çalışma oluyor. Yönetmen oyuncu arasındaki bağı güçlendirmek, oyuncu olarak yönetmeni anlamak ve potansiyelinizi doğru şekilde gün yüzüne çıkartmak için neler yapabilirsiniz üzerine çalışıyoruz. Vaktiniz, imkanınız olursa beklerim… Biz müsaitiz, buyrun! Bu arada hayali şartlar altında en gerçeği bulup çıkartmaya çalışan oyuncu için önemli olan an’da kalabilmek, en büyük yardımcısı ise işbirliği içinde olduğu yönetmeni. Yani birbirlerini anlamaları, birbirlerine güvenmeleri çok önemli… Ama bunu nasıl yapacaklar… @odistudio @organicfilm
Oyunculuk atölyesi ilk gün hatırası diye dursun bir köşede:) keyifli geçen üç saatin sonunda haftayı iple çekiyoruz. Benim anlatacaklarım bitmedi ama bu haftalık bize ayrılan sürenin sonuna geldik… Haftaya bıraktığımız yerden devam ederiz, paydossss Bu arada herkes kendini etiketlesin şimdi ben nasıl yapayım bunu:) @odistudio @mervekuzeyli @organicfilm
Bazen ne yapsan olmaz, sağın solun kapalıdır. Önünü göremezsin…
Sivriada’nın Hikayesini Bilir misiniz? Sosyal medyada gündeme gelen sokak hayvanlarının yeni yasa tasarısı kapsamında uyutularak öldürülmesi konusundaki gelişmeleri duymuş olmalısınız? Doğal olarak tepki veriyor, böyle bir şey nasıl yapılır diyorsunuz belki de… Ama bu topraklarda devlet eliyle yapılan ilk köpek katliamı değil bu! Korkarım sonda olmayacak! 1910 senesinde İstanbul’da sokak köpekleri bir hayli artmıştı, o sırada Avrupa’da köpeklerin gelişen parfüm sanayinde kullanılması söz konusu olunca, Fransa’nın bir teklifiyle binlerce sokak köpeği karşı gelenlere rağmen toplandı. Ancak bunca canlının katliamına karşı duran sesler gittikçe yükselince çeşitli sorunlar yaşanmaya başlandı. Bu esnada Fransa aniden sessiz kalmaya başladı ve toplanan 80 bini aşkın köpek ne yapılacağı bilinemediği için Sivriada’ya bırakıldı. Adada su kaynağı bile yoktu, bir süre taşıma yoluyla İstanbul’dan köpekler için yemek ve su götürülse bile bir süre sonra bundan da vazgeçildi! Ve binlerce köpek orada açlık susuzluk içinde kaderine terkedildi. İstanbul’dan haftalarca köpeklerin açlıktan bağırışları, can çekişleri duyuldu! Sonraları ise ölen köpeklerden gelen koku nedeniyle pek çok kişi sahilden taşınmak zorunda kaldı! Bu yüzdendir ki adaya halk arasında “Hayırsızada” ismi verildi! Dahası o dönem yaşanan büyük İstanbul depremi için bile halk arasında, tüm bunların cezasını İstanbul işte böylesi büyük bir depremle ödedi dendi! Tarih unutmaz! Ve tarih kimi zaman tekerrürden ibarettir insanın unutkanlığı yüzünden… 30 günde sahiplendirilmeyen köpekler öldürülecek dersen bu kabul edilmez! Edilemez! Edilmemelidir! #sokakhayvanlarısahipsizdeğil #sokakhayvanları #sokakhayvanlarıkatliamı #katliamyasasınahayır
Sivriada’nın Hikayesini Bilir misiniz? Sosyal medyada gündeme gelen sokak hayvanlarının yeni yasa tasarısı kapsamında uyutularak öldürülmesi konusundaki gelişmeleri duymuş olmalısınız? Doğal olarak tepki veriyor, böyle bir şey nasıl yapılır diyorsunuz belki de… Ama bu topraklarda devlet eliyle yapılan ilk köpek katliamı değil bu! Korkarım sonda olmayacak! 1910 senesinde İstanbul’da sokak köpekleri bir hayli artmıştı, o sırada Avrupa’da köpeklerin gelişen parfüm sanayinde kullanılması söz konusu olunca, Fransa’nın bir teklifiyle binlerce sokak köpeği karşı gelenlere rağmen toplandı. Ancak bunca canlının katliamına karşı duran sesler gittikçe yükselince çeşitli sorunlar yaşanmaya başlandı. Bu esnada Fransa aniden sessiz kalmaya başladı ve toplanan 80 bini aşkın köpek ne yapılacağı bilinemediği için Sivriada’ya bırakıldı. Adada su kaynağı bile yoktu, bir süre taşıma yoluyla İstanbul’dan köpekler için yemek ve su götürülse bile bir süre sonra bundan da vazgeçildi! Ve binlerce köpek orada açlık susuzluk içinde kaderine terkedildi. İstanbul’dan haftalarca köpeklerin açlıktan bağırışları, can çekişleri duyuldu! Sonraları ise ölen köpeklerden gelen koku nedeniyle pek çok kişi sahilden taşınmak zorunda kaldı! Bu yüzdendir ki adaya halk arasında “Hayırsızada” ismi verildi! Dahası o dönem yaşanan büyük İstanbul depremi için bile halk arasında, tüm bunların cezasını İstanbul işte böylesi büyük bir depremle ödedi dendi! Tarih unutmaz! Ve tarih kimi zaman tekerrürden ibarettir insanın unutkanlığı yüzünden… 30 günde sahiplendirilmeyen köpekler öldürülecek dersen bu kabul edilmez! Edilemez! Edilmemelidir! #sokakhayvanlarısahipsizdeğil #sokakhayvanları #sokakhayvanlarıkatliamı #katliamyasasınahayır
Sivriada’nın Hikayesini Bilir misiniz? Sosyal medyada gündeme gelen sokak hayvanlarının yeni yasa tasarısı kapsamında uyutularak öldürülmesi konusundaki gelişmeleri duymuş olmalısınız? Doğal olarak tepki veriyor, böyle bir şey nasıl yapılır diyorsunuz belki de… Ama bu topraklarda devlet eliyle yapılan ilk köpek katliamı değil bu! Korkarım sonda olmayacak! 1910 senesinde İstanbul’da sokak köpekleri bir hayli artmıştı, o sırada Avrupa’da köpeklerin gelişen parfüm sanayinde kullanılması söz konusu olunca, Fransa’nın bir teklifiyle binlerce sokak köpeği karşı gelenlere rağmen toplandı. Ancak bunca canlının katliamına karşı duran sesler gittikçe yükselince çeşitli sorunlar yaşanmaya başlandı. Bu esnada Fransa aniden sessiz kalmaya başladı ve toplanan 80 bini aşkın köpek ne yapılacağı bilinemediği için Sivriada’ya bırakıldı. Adada su kaynağı bile yoktu, bir süre taşıma yoluyla İstanbul’dan köpekler için yemek ve su götürülse bile bir süre sonra bundan da vazgeçildi! Ve binlerce köpek orada açlık susuzluk içinde kaderine terkedildi. İstanbul’dan haftalarca köpeklerin açlıktan bağırışları, can çekişleri duyuldu! Sonraları ise ölen köpeklerden gelen koku nedeniyle pek çok kişi sahilden taşınmak zorunda kaldı! Bu yüzdendir ki adaya halk arasında “Hayırsızada” ismi verildi! Dahası o dönem yaşanan büyük İstanbul depremi için bile halk arasında, tüm bunların cezasını İstanbul işte böylesi büyük bir depremle ödedi dendi! Tarih unutmaz! Ve tarih kimi zaman tekerrürden ibarettir insanın unutkanlığı yüzünden… 30 günde sahiplendirilmeyen köpekler öldürülecek dersen bu kabul edilmez! Edilemez! Edilmemelidir! #sokakhayvanlarısahipsizdeğil #sokakhayvanları #sokakhayvanlarıkatliamı #katliamyasasınahayır
Sivriada’nın Hikayesini Bilir misiniz? Sosyal medyada gündeme gelen sokak hayvanlarının yeni yasa tasarısı kapsamında uyutularak öldürülmesi konusundaki gelişmeleri duymuş olmalısınız? Doğal olarak tepki veriyor, böyle bir şey nasıl yapılır diyorsunuz belki de… Ama bu topraklarda devlet eliyle yapılan ilk köpek katliamı değil bu! Korkarım sonda olmayacak! 1910 senesinde İstanbul’da sokak köpekleri bir hayli artmıştı, o sırada Avrupa’da köpeklerin gelişen parfüm sanayinde kullanılması söz konusu olunca, Fransa’nın bir teklifiyle binlerce sokak köpeği karşı gelenlere rağmen toplandı. Ancak bunca canlının katliamına karşı duran sesler gittikçe yükselince çeşitli sorunlar yaşanmaya başlandı. Bu esnada Fransa aniden sessiz kalmaya başladı ve toplanan 80 bini aşkın köpek ne yapılacağı bilinemediği için Sivriada’ya bırakıldı. Adada su kaynağı bile yoktu, bir süre taşıma yoluyla İstanbul’dan köpekler için yemek ve su götürülse bile bir süre sonra bundan da vazgeçildi! Ve binlerce köpek orada açlık susuzluk içinde kaderine terkedildi. İstanbul’dan haftalarca köpeklerin açlıktan bağırışları, can çekişleri duyuldu! Sonraları ise ölen köpeklerden gelen koku nedeniyle pek çok kişi sahilden taşınmak zorunda kaldı! Bu yüzdendir ki adaya halk arasında “Hayırsızada” ismi verildi! Dahası o dönem yaşanan büyük İstanbul depremi için bile halk arasında, tüm bunların cezasını İstanbul işte böylesi büyük bir depremle ödedi dendi! Tarih unutmaz! Ve tarih kimi zaman tekerrürden ibarettir insanın unutkanlığı yüzünden… 30 günde sahiplendirilmeyen köpekler öldürülecek dersen bu kabul edilmez! Edilemez! Edilmemelidir! #sokakhayvanlarısahipsizdeğil #sokakhayvanları #sokakhayvanlarıkatliamı #katliamyasasınahayır
Sivriada’nın Hikayesini Bilir misiniz? Sosyal medyada gündeme gelen sokak hayvanlarının yeni yasa tasarısı kapsamında uyutularak öldürülmesi konusundaki gelişmeleri duymuş olmalısınız? Doğal olarak tepki veriyor, böyle bir şey nasıl yapılır diyorsunuz belki de… Ama bu topraklarda devlet eliyle yapılan ilk köpek katliamı değil bu! Korkarım sonda olmayacak! 1910 senesinde İstanbul’da sokak köpekleri bir hayli artmıştı, o sırada Avrupa’da köpeklerin gelişen parfüm sanayinde kullanılması söz konusu olunca, Fransa’nın bir teklifiyle binlerce sokak köpeği karşı gelenlere rağmen toplandı. Ancak bunca canlının katliamına karşı duran sesler gittikçe yükselince çeşitli sorunlar yaşanmaya başlandı. Bu esnada Fransa aniden sessiz kalmaya başladı ve toplanan 80 bini aşkın köpek ne yapılacağı bilinemediği için Sivriada’ya bırakıldı. Adada su kaynağı bile yoktu, bir süre taşıma yoluyla İstanbul’dan köpekler için yemek ve su götürülse bile bir süre sonra bundan da vazgeçildi! Ve binlerce köpek orada açlık susuzluk içinde kaderine terkedildi. İstanbul’dan haftalarca köpeklerin açlıktan bağırışları, can çekişleri duyuldu! Sonraları ise ölen köpeklerden gelen koku nedeniyle pek çok kişi sahilden taşınmak zorunda kaldı! Bu yüzdendir ki adaya halk arasında “Hayırsızada” ismi verildi! Dahası o dönem yaşanan büyük İstanbul depremi için bile halk arasında, tüm bunların cezasını İstanbul işte böylesi büyük bir depremle ödedi dendi! Tarih unutmaz! Ve tarih kimi zaman tekerrürden ibarettir insanın unutkanlığı yüzünden… 30 günde sahiplendirilmeyen köpekler öldürülecek dersen bu kabul edilmez! Edilemez! Edilmemelidir! #sokakhayvanlarısahipsizdeğil #sokakhayvanları #sokakhayvanlarıkatliamı #katliamyasasınahayır
Sivriada’nın Hikayesini Bilir misiniz? Sosyal medyada gündeme gelen sokak hayvanlarının yeni yasa tasarısı kapsamında uyutularak öldürülmesi konusundaki gelişmeleri duymuş olmalısınız? Doğal olarak tepki veriyor, böyle bir şey nasıl yapılır diyorsunuz belki de… Ama bu topraklarda devlet eliyle yapılan ilk köpek katliamı değil bu! Korkarım sonda olmayacak! 1910 senesinde İstanbul’da sokak köpekleri bir hayli artmıştı, o sırada Avrupa’da köpeklerin gelişen parfüm sanayinde kullanılması söz konusu olunca, Fransa’nın bir teklifiyle binlerce sokak köpeği karşı gelenlere rağmen toplandı. Ancak bunca canlının katliamına karşı duran sesler gittikçe yükselince çeşitli sorunlar yaşanmaya başlandı. Bu esnada Fransa aniden sessiz kalmaya başladı ve toplanan 80 bini aşkın köpek ne yapılacağı bilinemediği için Sivriada’ya bırakıldı. Adada su kaynağı bile yoktu, bir süre taşıma yoluyla İstanbul’dan köpekler için yemek ve su götürülse bile bir süre sonra bundan da vazgeçildi! Ve binlerce köpek orada açlık susuzluk içinde kaderine terkedildi. İstanbul’dan haftalarca köpeklerin açlıktan bağırışları, can çekişleri duyuldu! Sonraları ise ölen köpeklerden gelen koku nedeniyle pek çok kişi sahilden taşınmak zorunda kaldı! Bu yüzdendir ki adaya halk arasında “Hayırsızada” ismi verildi! Dahası o dönem yaşanan büyük İstanbul depremi için bile halk arasında, tüm bunların cezasını İstanbul işte böylesi büyük bir depremle ödedi dendi! Tarih unutmaz! Ve tarih kimi zaman tekerrürden ibarettir insanın unutkanlığı yüzünden… 30 günde sahiplendirilmeyen köpekler öldürülecek dersen bu kabul edilmez! Edilemez! Edilmemelidir! #sokakhayvanlarısahipsizdeğil #sokakhayvanları #sokakhayvanlarıkatliamı #katliamyasasınahayır
Sivriada’nın Hikayesini Bilir misiniz? Sosyal medyada gündeme gelen sokak hayvanlarının yeni yasa tasarısı kapsamında uyutularak öldürülmesi konusundaki gelişmeleri duymuş olmalısınız? Doğal olarak tepki veriyor, böyle bir şey nasıl yapılır diyorsunuz belki de… Ama bu topraklarda devlet eliyle yapılan ilk köpek katliamı değil bu! Korkarım sonda olmayacak! 1910 senesinde İstanbul’da sokak köpekleri bir hayli artmıştı, o sırada Avrupa’da köpeklerin gelişen parfüm sanayinde kullanılması söz konusu olunca, Fransa’nın bir teklifiyle binlerce sokak köpeği karşı gelenlere rağmen toplandı. Ancak bunca canlının katliamına karşı duran sesler gittikçe yükselince çeşitli sorunlar yaşanmaya başlandı. Bu esnada Fransa aniden sessiz kalmaya başladı ve toplanan 80 bini aşkın köpek ne yapılacağı bilinemediği için Sivriada’ya bırakıldı. Adada su kaynağı bile yoktu, bir süre taşıma yoluyla İstanbul’dan köpekler için yemek ve su götürülse bile bir süre sonra bundan da vazgeçildi! Ve binlerce köpek orada açlık susuzluk içinde kaderine terkedildi. İstanbul’dan haftalarca köpeklerin açlıktan bağırışları, can çekişleri duyuldu! Sonraları ise ölen köpeklerden gelen koku nedeniyle pek çok kişi sahilden taşınmak zorunda kaldı! Bu yüzdendir ki adaya halk arasında “Hayırsızada” ismi verildi! Dahası o dönem yaşanan büyük İstanbul depremi için bile halk arasında, tüm bunların cezasını İstanbul işte böylesi büyük bir depremle ödedi dendi! Tarih unutmaz! Ve tarih kimi zaman tekerrürden ibarettir insanın unutkanlığı yüzünden… 30 günde sahiplendirilmeyen köpekler öldürülecek dersen bu kabul edilmez! Edilemez! Edilmemelidir! #sokakhayvanlarısahipsizdeğil #sokakhayvanları #sokakhayvanlarıkatliamı #katliamyasasınahayır
Sivriada’nın Hikayesini Bilir misiniz? Sosyal medyada gündeme gelen sokak hayvanlarının yeni yasa tasarısı kapsamında uyutularak öldürülmesi konusundaki gelişmeleri duymuş olmalısınız? Doğal olarak tepki veriyor, böyle bir şey nasıl yapılır diyorsunuz belki de… Ama bu topraklarda devlet eliyle yapılan ilk köpek katliamı değil bu! Korkarım sonda olmayacak! 1910 senesinde İstanbul’da sokak köpekleri bir hayli artmıştı, o sırada Avrupa’da köpeklerin gelişen parfüm sanayinde kullanılması söz konusu olunca, Fransa’nın bir teklifiyle binlerce sokak köpeği karşı gelenlere rağmen toplandı. Ancak bunca canlının katliamına karşı duran sesler gittikçe yükselince çeşitli sorunlar yaşanmaya başlandı. Bu esnada Fransa aniden sessiz kalmaya başladı ve toplanan 80 bini aşkın köpek ne yapılacağı bilinemediği için Sivriada’ya bırakıldı. Adada su kaynağı bile yoktu, bir süre taşıma yoluyla İstanbul’dan köpekler için yemek ve su götürülse bile bir süre sonra bundan da vazgeçildi! Ve binlerce köpek orada açlık susuzluk içinde kaderine terkedildi. İstanbul’dan haftalarca köpeklerin açlıktan bağırışları, can çekişleri duyuldu! Sonraları ise ölen köpeklerden gelen koku nedeniyle pek çok kişi sahilden taşınmak zorunda kaldı! Bu yüzdendir ki adaya halk arasında “Hayırsızada” ismi verildi! Dahası o dönem yaşanan büyük İstanbul depremi için bile halk arasında, tüm bunların cezasını İstanbul işte böylesi büyük bir depremle ödedi dendi! Tarih unutmaz! Ve tarih kimi zaman tekerrürden ibarettir insanın unutkanlığı yüzünden… 30 günde sahiplendirilmeyen köpekler öldürülecek dersen bu kabul edilmez! Edilemez! Edilmemelidir! #sokakhayvanlarısahipsizdeğil #sokakhayvanları #sokakhayvanlarıkatliamı #katliamyasasınahayır
-Yorumsuz- Çünkü yaşananlar, bütün dünyanın gözünü yumduğu şey üzerine yorum yapılamayacak kadar acımasızca…Hiçbir “ama” barındırmayacak kadar net! Kabul edilemez! ( bu arada gelen yorumlardan, mesajlardan görüyorum ki “karpuz dilimi” neyi ifade ediyor bilmeyenler çıkıyor. Kısaca uzun zamandır Filistin’de bayrağın hatta bayrak renklerinde resim yapmanın bile yasak olduğu bir coğrafya da insanlar kendilerini ifade etmek için bayraklarıyla aynı rengi taşıyor diye “karpuz dilimi’ni” direnişin de sembolü olarak kullanıyor. İsrail zulmüne karşı…) -No comment- Because what happened is too brutal to comment on what the whole world turned a blind eye to… It’s too clear to contain any “buts”! Unacceptable! -No comment- Perché quello che è successo è troppo brutale per commentare ciò davanti a cui il mondo intero ha chiuso un occhio… È troppo chiaro per contenere dei “ma”! Inaccettabile! -لا تعليق- لأن ما حدث أقسى من أن نعلق على ما غض العالم أجمع الطرف عنه… فهو أوضح من أن يحتوي على أي “لكن”! غير مقبول. -Aucun commentaire- Parce que ce qui s’est passé est trop brutal pour commenter ce sur quoi le monde entier a fermé les yeux… C’est trop clair pour contenir des « mais » ! Inacceptable! -ノーコメント- なぜなら、起こったことは全世界が見て見ぬふりをしたことについてコメントするにはあまりにも残忍だからです…「しかし」を含めるにはあまりにも明白です!受け入れられない. -Без комментариев- Потому что произошедшее слишком жестоко, чтобы комментировать то, на что весь мир закрывал глаза… Слишком ясно, чтобы содержать какие-то «но»! Неприемлемо! #filistin #palestine
Workshop için hazırım, kontenjan şimdiden dolmuş. İlginize çok teşekkürler, yakında görüşeceğiz. Bu arada bir kez daha anladım ki insan en güzel birilerine anlatırken öğreniyor:) şöyle bi oturup, süzgeçten geçirip neyi neden, nasıl, niçin diye yaptığını düşünmeye başladığında taşlar yerine oturuyor. Ve bilgi tecrübe paylaşıldıkça anlam buluyor. @odistudio @organicfilm